BÖLÜM 13 •Karar•

33.9K 1.2K 483
                                    

Bilemezsiniz bazı insanlar hayatınızda hediye midir yoksa ceza mı? Emin olmak için sadece bir soru yetiyordu aslında. 

'Onun yokluğuna dayanır mıyım?'

Birinin yokluğu sizi etkiliyorsa o kişi hayatınızda nadir hediyelerden biridir. Yani kim olursa olsun gidişine üzüldüğünüz biri ise kolay kolay kabullenemez insan. Ne diyebilirim ki inatçı varlıklarız. 

Yine salondaki koltuklardan birine uzanmış  insanları ve hayatı sorguluyordum. Sonumun nereye gideceğini biliyordum. Aileme göre biraz daha fazla çalışmış olsaydım eğer şuan ki olduğum konumdan daha iyi bir konumda olabilirdim. Her ne kadar ülkenin en iyi üniversitelerinden birine gidiyor olsam da onlar için en iyilerinden biri değil, en iyisine gitmem gerekti. 

Kimin umurunda?

Hayatımı sürekli başkalarının isteklerine göre yaşamak istemiyordum. Sürekli başkalarının dediklerini umursarsam, başkalarının dediklerini yaparsam eğer o zaman hayat benim hayatım olmaktan çıkmaz mıydı? Hz. Adem bile kendine denileni yapmayıp yasak elmayı yiyerek hayatına bir başkasının karışmasına müsaade etmemiş ve hayatını kendi çizmişti. O halde neden bizde kendi hayatımızı çizmek yerine bir başkalarının bizim için çizdiği hayatı yaşayalım ki?

Etrafta telefonumun  sesinin yankılanması ile bir kez daha hayatı sorgulama ve anladıklarımı not çıkarma işlemim yükseldiğim ütopyamdan hızlıca ayrılmama sebep oldu.

Uzanıp sehpanın üzerinden çalan telefonumu aldım ve kimin aradığına bakmadan arayan kişinin çağrısını kabul edip hoparlöre alarak yan tarafıma bıraktım. Karşı taraftan bir ses duyamayınca ''Evet,'' diyerek konuşmasını belli ettim. 

''Bayan Eirlys,'' diyen bir kadın sesi duyunca bir nefes alıp verdim. Yine bir yardım kampanyası için para isteyeceklerdi kesin. Genelde bilinmeyen numaralar arar ve sürekli bir şeylerin kampanyasını başlatarak para toplarlardı. Sokaktaki hayvanlar için Hayvan Barınaklarına Yardım Kampanyası, evsizler için Aşevi Kampanyası gibi sürekli değişik değişik kampanyalar başlatanlar beni arayıp dururdu. Numaramı nereden bulduklarını bilmiyordum ama sanırım bir gün sokak hayvanları için başlatılan bir kampanya da görev aldığım zamandan kalan bilgilerime ulaşıp beni arıyor olmalıydılar. 

Sıkıntı şuradaydı ki kimin doğruyu söyleyip, kimin yanlışı söylediğini ayırt edemiyordunuz maalesef. Eğer kampanyaya katılmayacak gibi olsanız bunu hemen anlayıp duygu sömürüsü yapmaya başlıyorlardı. Bu iş yufka yürekliler için cidden zordu. 

''Evet.'' dedim telefondaki kişiye doğru kişiyi aradığını belirterek.

'' İyi misiniz?'' 

''İyiyim teşekkürler de siz kimsiniz acaba?''

''Siera ben,'' dedi karşı taraftaki kadın. 

Siera? Bir süre Siera'nın kim olduğunu düşünüp bulmaya çalıştım ama kadın beni bu eziyetten erken kurtardı. ''Bay Haugens'ın asistanıyım. Beni hatırladınız mı?'' 

Ah, canım seni unutmak ne mümkün. Hele de o yırtmaçlı eteğin ve ense topuzun ile...

''Ah Siera, nasılsın?'' dedim umursamayarak.

''Aslına bakarsanız biraz yorgunum. Şirket olarak önemli bir proje üzerinde çalışıyoruz da.''

''İyi. Ne güzel de bu beni arama aşkı da nereden geliyor?''

''İyi olduğunuzdan emin olmak istedim sadece.''

Bıkkınlıkla nefesimi verdim. Ne bu iyi muhabbeti?

BENİM KÜÇÜK KADINIM (+18)Where stories live. Discover now