X

3.3K 370 461
                                    


En başından beri yazmayı beklediğim hatta kurguyu tamamen üstüne kurduğum bölümün ilk yarısı buydu ama YAZMAK ÇOK ZORMUŞ BÖYLE neyse sakinim. 

Sizden bir ricam var, bölümün ilk iki paragrafını okuduktan sonra bu soruya cevap verir misiniz:


Sizce bülbül kim?


Aynı soruyu bölüm sonunda da soracağım ve o zaman da cevap vermenizi istiyorum. Gerçekten merak ettiğim bir soru bu, bölümün düşüncelerinizi değiştirip değiştirmediğini bilmek istiyorum. Bu yüzden lütfen üşenmeden cevap verin ikisine de.



Gül denildiğinde akla ilk gelen çağrışım bülbüldür. Bu mazmun bağlamında gül, sevgilidir. Bülbül ise ömrünü, sevgiliye kavuşma yolunda telef eden, ona ulaşmak için canını çekinmeden feda eden, ondan gelecek azaptan bile haz alabilen divane âşıktır. Gülü'nü kendi kanıyla sulayan fedakar bir aşık.

"Bu yüzden öpemedin beni değil mi?"

O gece Taehyung da böyle hissetmişti. Kalbinin küçük bir bülbül olduğunu ve göğsüne batan dikenlerin acısıyla kıvrandığını, çırpınırken o güzel kanatlarını göğüs kafesine vurup tüylerini dağıttığını...

"Ona ihanet ettiğin için, canın yandı. Canını yaktım."

Jeongguk'un açık mor gözlerine bakarken aşkının parçalanıp kuş tüyleri gibi süzülerek etrafa saçıldığını düşünmüştü. Göğüs kafesinin tam da ortasında harlanan ateş ellerine de vurmuş, Jeongguk'a dokunan parmak uçları alev almış ve Taehyung ellerini geri çekmişti. Jeongguk'un gözleri yavaş yavaş eski rengine dönerken artık karşılıklı oturan iki kırgın ruh vardı.

"Taehyung, ben, ben engel olmaya çalıştım. Geleceğini biliyordum. Beni bırakmayacağını biliyordum, ben de seni beklemeye çalıştım. Yemin ederim," Konuşurken bir yandan ağlıyor, bir yandan gitmesin diye Taehyung'un elbisesine sıkıca tutunuyordu. Kendine inandırabilmek için kelimeleri düşünmeden hızlıca sıralıyordu ve bazen sesler birbirine karışsa da farkında değildi. Hıçkırıyordu ve bölünen kelimeleri bile duymuyor, toparlamaya çalışmıyordu. Taehyung'un o kırgın gözlerini görmüştü ya, şimdi gitmesinden korkuyordu. "elimden geleni yaptım. Kaçtım, vurdum, ittim a-ama, ama o..."

Taehyung ince parmaklarını Jeongguk'un dudaklarının üstüne kapattı. Daha fazlasına yetecek gücü yoktu, dayanamazdı duymaya. Titreyen dudaklarına bir gülücük oturtmaya çalıştı ama ne kadar da yabancıydı öyle!

"Şşş, söylemene gerek yok sevgilim. Özür dilerim, geciktiğim-"

"Hayır gecikmedin. Sen hiç gecikmezsin Taehyung, hep tam vaktinde gelirsin. Geç kalan ben olurum unuttun mu?" Burnunu çekip gözyaşlarını sildikten sonra devam etti. "Dün gece, birden bire yanıma geldi. Uzun süredir gelmiyordu çünkü en son geldiğinde bileğimi kırdı ve ben de onu bir daha odaya sokmadım. Sanırım pişman olmuştu bu yüzden ısrar etmezdi. Ama d-dün..."

Taehyung sözünü kesmeden önce Jeongguk'un geride tuttuğu elini avucunun içine aldı. "Anlatmak zorunda değilsin." Bileğinin etrafı morarmış ve şişmişti, iyileşmesi için hiçbir tedavi uygulanmamış gibiydi. Canını acıtmamaya çalışarak dudaklarını bastırdı elinin üstüne.

"Bilmen gerek Taehyung." Bakışlarını kaçırdı ve derin bir nefes aldı. Üşüyordu. Bir haftadır çok üşüyordu. Bu yüzden yavaşça Taehyung'a sokuldu ve sonunda aradığı sıcaklığı bulmanın etkisiyle gevşediğini hissetti. "Kendinde değil gibiydi ve birden beni tutup üstüme geldi, ben başta anlamadım ve beni ısırmaya çalıştığında tesadüfen başımı çevirdiğim için dişleri ilk burama saplandı." Bunu söylerken parmağıyla omzunun biraz yukarısını işaret ediyordu. Beyaz teninin üstünde hafif silikleşmiş bir ısırık izi daha vardı, sadece iki noktası biraz daha derin görünüyordu. "O zaman anladım ne yapmaya çalıştığını ve kaçmayı denedim, elinden kurtuldum ama kapıyı açamadan beni yere savurdu ve birden, b-birden ısırdı işte. Engel olamadım. Özür dilerim. Yemin ederim bu kadardı Taehyung, daha fazlası olmadı."

Tote Vita - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin