18

38.5K 3.6K 977
                                    

Artık Perşembe ve pazartesi günleri bölüm atsam diyorum? Böyle sürekli atmak zor oluyo lskdmccncn

Bu bölümü değerli arkadaşıma ithaf ediyorum.♥️

***

"Sana yazan numara Enes ise gruptaki numarası neden farklı?"

Oturduğum sandalyede arkama yaslanıp "Bana yazmak için farklı bir numara açmış demek ki." diye cevapladım Benan'ın sorusunu.

Müzik odasında oturmuş Koray Hocayı bekliyorduk. Neredeyse 15 dakika geçmişti ve hoca ortalarda yoktu. Sınıf desen tıklım tıklımdı, nefes alamıyorduk.

Müzik odasının kapısı açılınca sonunda hoca geldi diye sevineceğim sırada kapıdan girenleri görmemle yüzüm düştü.

Batuhan, Tuna ve Yusuf Taha gelmişti.

"Rönesanslar sanki mübarek."

Benan onlara bakıp benim kulağıma fısıldarken Batuhan'ın aniden buraya bakmasıyla ikimizde irkilip kafamızı başka yöne çevirdik.

"Kanka yer kalmamış ya şuna bak, tavuk kümesine doluşmuş civciv sürüsü gibi duruyoruz." dedi Tuna, Yusuf Taha'ya ithafen. Batuhan kaşlarını çatıp sınıfı gözleriyle taramaya başladı.

"Yok bu böyle olmaz, bizim sana oturacak bir yer bulmamız lazım abi. Ayağın daha kötü olacak sonra."

Batuhan'ın söyledikleriyle gözlerim Yusuf Taha'ya kaydı. Daha doğrusu ayaklarına.

Öne doğru topallayarak birkaç adım atınca kaşlarım çatıldı. Ne olmuştu ki ayağına?

Sanane Bukre!

Ayakta baya zor durduğu gözümden kaçmazken vicdanım kendini göstermeye başlamıştı bile. Kafamı çevirip görmezden gelmeye çalıştım ama aklım sürekli orada kalıyordu.

Gözlerimi sıkıca yumup açtım ve ayağa kalktım. Benan "Ne oldu? Nereye?" diye sorunca cevaplamadan bir kaç adım öne atıp Yusuf Taha'ya ithafen konuştum.

"Buraya oturabilirsin."

"Ne?"

"Ne!?"

Benan ve Batuhan şokla bana bakarken Yusuf Taha birkaç saniye bana baktı ve kafasını yere eğdi, dudaklarında hafif bir tebessüm gördüğüme yemin edebilirdim.

"Arkadaşının ayağı sıkıntılı sanırım, o yüzden yani." diye açıkladım kendimi.

Batuhan kaşlarını kaldırıp Yusuf Taha'ya baktı ve Yusuf Taha'da ona bakınca aralarında sözsüz bir anlaşma geçti sanki.

"Teşekkürler ama ben ayakta durmayı tercih ederim. Sınıf çok dolu, ayakta durman senin zararına olur." Dedi Yusuf Taha ayakta duran erkeklere kaşlarını çatıp bakarken.

Cam kenarında olan boşluğa bakıp başımla orayı işaret ederek "Ben şurada da durabilirim." dedim. Ayakta zor duruyor gibi bir hali vardı ve neden inat ettiğini bir türlü anlamıyordum.

Kaşlarını çatıp bir işaret ettiğim yere baktı bir de camın 2 3 metre ötesinde duran Oğuz'a. Daha sonra bana dönüp "Gerek yok, sen yerinde otursan daha iyi olur." dedi ve tahtanın köşesine sırtını yaslayarak beni izlemeye başladı.

Bakışları beni rahatsız ederken ısrarıma anlam veremedim bir an.

Şuan onun yerinde başkası olsa muhtemelen oturmazsan oturma diyerek umursamazdım ama şuan içim içimi yiyordu sanki.

Benan kolumu dürtüp "Oturmuyormuş işte kızım, boşver otur şuraya." dedi bileğimi aşağı çekerek. Daha fazla üstelemeden oturdum yerime.

Oturmazsa oturmasın.

Bir kaç dakika sonra hoca içeri girince herkes şükür nidaları çekerken Koray Hoca "Epey de kalabalıkmışız ha." dedi sınıfı inceleyerek.

Elindeki dosyayı öğretmenler masasına bırakıp tekrar bize döndü.

"Gezi kulübünü hangi kafayla seçtiniz?" diye sorunca bazıları şaşkınlıkla bakarken bazıları da gülüyordu. Böyleydi Koray Hoca, öğrenci ve öğretmen çizgisini umursamaz bize ayak uydururdu. Kafa adamdı doğrusu.

"Gezeriz diye hocam."

Koray Hoca bu sözün üzerine "Hangi okulda gezi kulübünün gezdirdiğini gördünüz siz? Kekliyorlar sizi inanmayın." diyerek eline bir kağıt aldı ve ona bakarak konuşmasına devam etti.
"Lan bu ne? Bir kulüp nasıl 38 kişi olur? Hepiniz mi garibansınız evladım?"

Sınıfta yine kahkaha tufanı koparken izlenildiğim hissine kapılıp kafamı sola çevirdim.

Enes.

Gözünü kırpmadan bana bakıyordu ve bu durum kaşlarımın çatılmasına neden oldu. Kolunu sıraya yaslamış bir şekilde oturuşuna karşılık iyice sinirlendim.

Arkadaşı rahatsızdı ve ona neden yer vermiyordu?

Bakışlarımı değiştirmeden aynı sinirli halimle önüme döndüm. Düşüncesiz insanlardan nefret ediyordum.

"Çocuklar, gezi kulübündeki hayallerinizi suya düşürdüğüme göre asıl konuya dönebiliriz."

Koray Hocayı dinlemeye odaklanmışken telefonumun titremesiyle çaktırmadan masanın altından mesajı açtım.

0534*******: Tut elimi,

0534*******: Burdan gidelim.

Bukre yazıyor...

0534*******: Olmaz demeden,

0534*******: Dinle beni bi.

(Görüldü.)

0534*******: Ulan öyle seviyorum ki,

0534*******: Korkuyorum Bukre, çok korkuyorum.

0534*******: Sana olan bu sevgim beni korkutmaya başladı.

0534*******: Benim yerime bir başkasına yüreğin kayacak diye düşüne düşüne kendimi bitirdim.

0534*******: Kendim bittim geriye yine bir tek sen kaldın.

Bukre: Sen...

Bukre: Enes değilsin değil mi?

0534******* yazıyor...

(Görüldü.)

0534******* yazıyor...

0534*******: Evet,

0534*******: Ben Enes değilim.

***
"Kapalı kapı yoktur, yanlış anahtar vardır."
Hz.Mevlana

Dinle Beni Bi | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin