sixteen

1.2K 122 85
                                    

Gün bitince Youngbeen'i kapıda beni beklediğini gördüm. Eliyle bana hızlı gel anlamına gelen(?) işaretler yapıyordu.

"Chanyeol ben hemen gidiyorum şimdi. Youngbeen gelmiş."

"Tamam kuzum. Bende Sehunları beklerim burda. Selam söyle onlara da."

"Tamamdır sende Sehunlara söyle kusura bakmasınlar!" Chanyeol'ümden uzakalaşarak söylediğim için birazcık bağırmak zorunda kalmıştım.

"Nerdesin sen Hyun?"

"Gördüğün gibi okulda?"

"Jinwoo hemen gelmemizi söyledi. Telefon neden kullanıyorsun anlamıyorum. Bazen telefonunu kontrol et."

"Benim Youngbeen'im sinirlenmiş mi? Ben onu çok mu seviyorum?"

"Jinwoo burada olsa bunları bana söylemezdin ama."

"İkinizi de çok seviyorum. Yerleriniz apayrı. Hem onla karşılaştırmayı bıraksana kendini."

"Ama mecbur bırakıyorsun buna beni Hyunnie."

"Tamam oraya gidince seni , onun yanında da bol bol sevicem tamam mı?"

"En çok seni seviyorum da der misin?"

"Sen iste yeter ki Young."

"Bir tanesin Hyun!"

"Hadi hızlı yürü biraz Hyun." Yol kısadır umarım yoksa Youngbeen'in söylenmeleri bitmeyecekti.

Chanyeol: Sehun sana atmamı istedi.

Baekhyun: Çok tatlı bir fotoğraf olmuş 🥺

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Baekhyun: Çok tatlı bir fotoğraf olmuş 🥺. Selam söyle hepsine. İsterse onlar buraya gelsin.

Chanyeol: Basketbol oynayacağım kişiler onlardı ya Baekhyun.

Baekhyun: Aaaa doğru ChanChan. Unutmuşum kkk. Youngbeen kızıyor kapatıyorum. 😗

Chanyeol: 🥰

İçeri girdiğimizde gözlerimizle Jinwoo'yu aradık. Sonunda cama yakın bir yerde hınçla el sallayan kişinin o olduğunu anlayınca yanına gittik.

"Nerede kaldınız siz? Yarım saattir sizi bekliyorum garsonlar sürekli bana bakıyordu."

"O zaman garsonu çağır Jinwoo."

"Youngbeen kalk git ya."

Youngbeen ile gülmeye başlayınca bize kötü kötü bakmaya başlamıştı. Daha sonra inadından vazgeçip garsonu çağırmıştı. Dükkan pek kalabalık olmadığı için garson hemen gelmişti. Üçümüzde tavuk ile ramen söyleyip muhabbet etmeye başlamıştık.

"Sevgilin ile nasıl gidiyor?"

"Gayet iyi gidiyor. Halimden fazlasıyla memnunum."

"Sen memnunsan bizde memnunuzdur."

"Aslında onu buraya da çağırmıştım ama Jonginlerle basket oynamaya gideceği için gelemedi."

"Anladım. Hadi yemeklere devam et , ek yemek sipariş edicem."

"Ben çok doydum ama!"

"Sus! Rüzgarda uçacak kadar zayıfsın Hyun. Bugün biraz zorla kendini. Sen sipariş et Jinwoo."

Mekan kalabalık olmadığı için sürekli boş masalar vardı bu yüzden kalkmaya tenezzül etmeden tam tamına 3 saat oturmuştuk.

3 saatin sonunda üçümüzde tatlı yemeye karar vermiştik.

"Siz ne yiyeceksiniz? Sipariş edeyim hemen."

Tatlı reyonlarına bakınca Jinwoo gözlerini pörtletmişti. Sonra masa bir anda sallanınca Youngbeen sıçradı. Neden alttan ona vurduğunu soracaktım ki Jinwoo konuşmaya başladı.

"Baek sana yemek yedikten sonra tatlı yiyeceksin demedim mi? Önündeki porsiyonunun yarısı hala duruyor."

"Ama tat-"

"Hiçbir şey dinlemek istemiyorum."

Youngbeen'e kaş göz yapınca o da arkasını dönmüştü neye baktıklarını bende görmek için arkamı dönmeye çalışsınca Youngbeen'de kolunu bana atmıştı. Bu sefer hiç dönemiyordum.

"Jinwoo'yu dinle Hyunnie. Hadi bakalım."

İkiside bana yemek yedirmeye çalışınca ikisini de kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.

"Benden uzak durun. Tatlımızı yiyip kalkalım. Şimdi siz bana ne istediğinizi söyleyin bende sipariş edeyim."

"Sen sesini yorma Hyunnie. Jinwoo bizim için söylesin."

"Tamam hangi tatlılar var bakayım." Yine dönmeye çalışınca durdırmuşlardı beni.

"Ben sana sayarım Baek."

"Kendim bakmak istiyorum." Sonunda ellerinden kurtulmuştum.

Arkamı döndüğümde tatlıların olduğu kısımda hangi tatlıların olduğuna bakmaya çalıştım sonra karar verince garsonun nerde olduğunu bulmak için gözlerimi dükkanın içinde gezdirince gördüğüm şey ile şok oldum. Görmemeyi dilemiştim.

"Baek?"

Chanyeol ile Yumeki gülüşerek oturduğum lokantanın diğer köşesinde yemek yiyordu.

beauty // chanbaekWhere stories live. Discover now