1.0

88.8K 5.7K 4.5K
                                    

Emir Can İğrek - Beyaz Skandalım

"Ne yapıyorsun?" Derken bir elimde kedimi tutmaya çalışıyor bir elimde ıslak kek dolu kocaman tabağı taşımaya çalışıyordum. Mutfağın kapısında dikilmeyi kesip tabağı mutfak masasının üzerine bıraktım ve Selin ablaya yaklaştım. Masanın üzerinde kurulu olan bilgisayardan bir şeylerle uğraşıyordu. Bakışlarını bilgisayardan ayırıp bana baktı. "İşlerle ilgili bir şeylerle uğraşıyorum. Sen nasılsın, ne yapıyorsun?" Gözlerimle tabağı işaret ettim.

"İyiyim. Islak kek yapmıştım aklıma Deniz'in çok sevdiği gelince size de getireyim dedim biraz."

Birkaç saniye tabağa baktı ve gülümsedi. "Teşekkür ederiz. Ege de çok sever."

"Afiyet olsun." Diye mırıldandım.

"Şey bir de bir şey diyecektim," Dedim kucağımdaki kedinin varlığını hatırlayarak. "Biz bugün annemle dışarı çıkacağız. Yani evde kimse olmayacak. Hâliyle kediye bakacak kimse de yok. Birkaç saatliğine kedi sizde kalsa olur mu?" Aslında istesek kediyi de yanımızda götürebilirdik fakat ben burada kalmasını istiyordum. Kedilerden korkan bir Ege için kafayı yedirtecek birkaç saat...

Aslında korku sayılmazdı onunkisi. Küçüklüğünde bir kedi tırmalamaları ile yüzünde feci yaralar yarattığı için o zamanlar kedilerden çok korkardı. Bu konuda onunla az dalga geçmemiştim. Şimdi ise ürkmek ya da hazzetmemek gibi tanımlanabilirdi onun için. Hâlâ kedilere dokunabildiğini sanmıyordum gerçi.

Selin abla kediye bakarak gülümsedi ve başını olumlu anlamda salladı. "Kalabilir benim için sıkıntı yok."

"Çok teşekkür ederim. Ben o zaman Deniz'in yanına uğrayayım sonra giderim." Dedikten sonra kucağımda kediyle birlikte mutfaktan çıktım. Deniz'in odasının önüne gelince dediğimin aksine hemen karşı odaya yani Ege'nin odasına girdim. Yatağında yüzüstü uzanmış, kulağında kulaklıkla muhtemelen müzik dinleyen bir Ege karşıladı beni. Kulağında kulaklık olduğu için kapının sesini duymamıştı. Arkası da dönüktü.

Duyamayacağını bilse de sessiz ve ağır adımlarla yatağına doğru yaklaşırken sinsice sırıtıyordum. Üzgünüm kedicik seni pis işlerime alet etmem gerekiyor. Kediyi Ege'nin boynuna bırakıp geri çekildiğimde, Ege hareket ettiği için kedi olduğu yerde duramayarak yastığın üzerine yani tam Ege'nin önüne düştü. Ege kediyi görür görmez bir hışımla yataktan kalktı. Yüz ifadesi... Hem ürkmüştü hem de şaşkındı. Geriye çekilerek kahkaha attım. Dün erkekler tuvaletinde o bana kahkahalarla gülüyordu, şimdi ise ben ona. Hayat işte.

"Al götür çabuk şu kediyi!"

Gülmemi durdurmak adına hiçbir girişimde bulunmazken başımı iki yana salladım. "Yoo."

"Valla alırım duvara fırlatırım al götür şunu şurdan!"

"Tamam al fırlat hadi." Biliyordum tabii dokunamayacağını. Kedi şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu.

Ege tereddütle kediye baktı ve yanına gitmek adına bir adım atmıştı ki, tekrar hızla geri çekildi. "Al şu şeyi yatağımdan!"

"Şey değil o. Bir adı var... Gerçi adını daha koymadım ama olsun. Kedi de ona."

"Neyse ne işte! Çıkart kedini odamdan." Sinirle saçlarını karıştırdı. Böyle delirtirler adamı işte.

"Yoo. Hem sevdi o yerini." Dedim yastığın üzerine kurulup yatan kedime bakıp. Aynı benim gibi maşallah, bulduğu yere yatıyordu.

"Anne! Kim aldı bu kediyi bu eve!" Bağırarak odadan çıktığında kedimi alarak bende peşinden çıktım. Hayvanın rahatını da bozup duruyordum sürekli. Kendi kendine kimin ellerine düştüm ben diyor mudur acaba? Ege'nin hemen ardından mutfağa girerken kedimin tüylerini okşuyordum. "Bağırma hayvan! Kedim korkuyor."

KORKAK | TextingWhere stories live. Discover now