7.2

48K 3.9K 4K
                                    

Bu bölümde diğer kitaplarımdan bir karakteri göreceksiniz. Kim olduğunu söylemiyorum zaten siz gelir gelmez kim olduğunu anlayacaksınızdır. Bir de o kitapla aralarındaki zaman farkını görmezden gelin lütfen.

Bölümde geçen Selin ve Furkan, Ege'nin annesiyle babası. Önceden geçmişti kitapta ama unutanlar olabilir. İsim olarak geçince kafa karışıklığı olmasın.

Ayna - Ölünce Sevemezsem Seni

***

Ambulanstan inerek kenara çekildiğimde görevliler olabildiğince hızlı bir şekilde sedyeyi indirdiler. Hastanenin acil girişine doğru sürmeye başladıklarında hemen kapının önündeki babam onları karşılamıştı. Onu görünce koşarak yanına gittim. "Hastanın durumu nedir?" Diye sordu direkt, görevliye.

"On sekiz yaşında. Yaklaşık kırk dakika önce falan araba çarpmış. Bilinci kapalı, nabız düşük ve kan kaybı çok fazla." Kalbimdeki ağrı, gözlerimden durmak bilmeyerek akan yaşlar ve titreyen ellerim eşliğinde babamı izlemeye başladım. İçimdeki büyük telaş tüm bedenimi sararak kalbimin normalden iki kat fazla hızlı atmasına sebep oluyordu.

Babam sedyede yatmakta olan Ege'yi incelerken titreyen alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. "Çatlak veya çarpmaya bağlı travma olabilir." Diye mırıldandı. "Tabii şanslıysa bu kadarıyla atlatır. Neyse ben ameliyathanelerden birini hazırlattım, size gösterirler. Oraya götürün hemen." Babamın bunu demesini bekliyorlarmış gibi hızla sedyeyi sürüklemeye başladıklarında arkalarından onları izledim.

"Baba..." Dedim zar zor çıkan sesimle. Babamın bakışları anında bana döndü. "Ne olur bir şey yap, ölmesin." Kendimi tutmasam hastanenin ortasında yere çöküp hüngür hüngür ağlayacaktım. Canım o kadar çok acıyordu ki nefes bile alamıyordum.

"Doğum günü, ölüm günü olmasın. Ne olur bir şeyler yap." Kesik kesik nefesler eşliğinde bir şeyler anlatmaya çalışırken babam yanıma yaklaştı. "Miray, sakin ol." Elleri omuzlarıma gittiğinde beni yavaşça sarsmıştı. "Böyle ağlarsan olaya duygusal yaklaşırım ve içeride hiçbir şey yapamam. Elimden gelmez."

"Ama baba... Ölmesin."

"Güçlü dur." Dedi gözlerime bakarken. "Ben elimden geleni yapacağım. Babana güvenmiyor musun sen?" Yanağımdaki yaşları temizledi. "Ama bazen senin de elinden bir şey gelmiyor." Diye mırıldandım bir çocuktan farksız çıkan ses tonumla. "Baba ne olur ona bir şey olmasın." Diye eklemiştim hıçkırıklara boğulmadan hemen önce.

Babam beni kendine çekip sıkıca sarıldığında yüzümü göğsünde sakladım. "Küçükken bana bir keresinde 'baba ben büyüyünce senin gibi doktor olmak istiyorum' demiştin hatırlıyorsun değil mi?" Hayal meyal hatırlarken kafamı salladım. "Ben sana ne demiştim onu hatırlıyor musun?" Yine başımı salladım ve cevapladım. "Senin gibi soğukkanlı olamazsam iyi bir doktor olamayacağımı, işi hep duygusala çekeceğimi söylemiştin."

"Bu dediğimi unutma." Dedi ve kollarını benden çekti. Yüzümü avucunun arasına alarak gözlerime baktı. "Şimdi bu dediğimi uygulaman gereken kısımdasın. Bu şekilde ağlamaya devam edersen hem beni hem kendini etkilersin. Güçlü dur ve aklından ölüm fikrini çıkarıp at. Tamam mı?" Dediklerini onaylamak istercesine gözlerimi açıp kapattım.

"Ama ölmesin, dayanamam." Dedim titreyen sesimle.

"Miray ben ne dedim sana?"

"Tamam, anladım dediğini."

"Güzel. Şimdi Ege'nin ailesine haber ver ve buraya gelsinler." Son sözleri bunlar oldu. Koşar adımlarla yanımdan ayrıldığında az önce söyledikleri çoktan aklımdan buhar olup uçarak gitmişti. Şu durumda nasıl soğukkanlı olabilirdim ki? Sevdiğim çocuk ölümle yaşam arasındaki o ince çizgideyken ve birkaç dakika sonrasında bile yaşıyor olup olmayacağı belli değilken, duygularımı kontrol altında tutamazdım.

KORKAK | TextingWhere stories live. Discover now