6.4

57K 4.1K 4.1K
                                    

Majeste - Aşk Dediğin

"Yok ben hıncımı alamadım. Şu kızı bir daha elden geçirmem lazım." Dedim bileklerimdeki çizik izlerine bakarken. O geri zekâlı kız tırnaklarını nasıl geçirdiyse izi çıkmıştı. İzi çıkmakla da kalmamış üstüne bir de kızarık kızarık duruyordu. Oflayıp bileklerimi görüş açımdan çıkardım. Bakıp bakıp sinirlenmek istemiyordum.

"Of ben de orada olacaktım var ya!" Dedi Hazal heyecanla. "O kızı kimse elimizden alamazdı."

Saate bakmak için masanın üzerinde duran telefonumun ekranını açtım. WhatsApp'tan tam on yedi mesaj vardı ve hepsi de Ege'dendi. Mesajları görmezden gelerek saate baktım ve tekrar kapattım ekranı. "Sinirlerim çok bozuldu." Dedim sandalyeden ayağa kalkarken.

"Haklı olarak. Ben bir şeyi anlamıyorum aslında. Ege neden sana söylemedi? Bir gün önce bu konuda tartışma yaşadınız ve bunu bile bile sustu. Garip." Yatakta oturan Hazal'ın yanına giderek yatağın üzerine çıktım. Kenarda duran yastıklardan birini sarılmak için alıp başım Hazal'ın bacağının üzerine gelecek şekilde yatağa uzandım.

"Bilmem." Diye mırıldandım yorgun bir tonda. Bugün yaşanılan şeyler bedenen beni yormuş olmasa da ruhen epey bir yıpratmıştı. Öncelikle güvenim kırılmıştı. Ege'nin Gamze onu öptüğünde tepkisini ortaya koyduğundan yana bir şüphem yoktu. Ama benim ona olan güvenimi her fırsatta dile getirmeme karşılık onun bunu benden saklayıp üstüne bir de yalan söylemiş olması ne yalan söyleyeyim bayağı koymuştu.

Kendimi salak yerine konulmuş gibi hissediyordum.

Belki de hata bendeydi. Birine gözüm kapalı bu kadar güvenmek benim sorunumdu. Fakat Ege bana bu güveni kendi elleriyle vermişti. Gamze'ye yüz vermemesi, yazdığında engellemesi... Bunlar ona güvenmemi sağlamıştı. Şimdi de bu güvenimi kendi elleriyle yok etmişti.

Hazal'ın elleri saçlarımda dolaşmaya başladığında düşüncelerimden uzaklaştım. Ancak o sırada yanağımdaki ıslaklığı hissedebilmiştim. Ağlıyordum ama bunun farkında değildim. "Hem ağlamak istiyorum hem de akıttığım gözyaşlarının boşuna olacağını düşünüyorum."

"Neden boşuna olsun ki? Ege senin gözyaşlarına değmeyecek bir insan mı?"

"Değer."

"Eskiden ben senin dizine yatıp Baran için ağlardım, şimdiyse sen benimkine yatıp Ege için ağlıyorsun... Bu iki geri zekâlı bize ne yaptı böyle? Biz bir erkek için ağlayacak kızlar mıydık?" Dediğinde gözyaşları içinde güldüm istemsizce.

"Hatırlıyor musun, sana bir ton laf ederdim onun için ağlıyorsun diye? Çünkü o zamanlar dünyanın en saçma şeyi gibi geliyordu, değmeyen birisi için ağlamak." Hâlâ saçmalıktı bana göre ama kendimi durduramıyordum da. İçime atacağıma ağlamak daha cazip bir seçenekmiş gibi duruyordu.

"Değil Miray, insanın doğasında olan bir özellik bu. Üzüldüğünde, kırıldığında ağlamak en doğal şey. Bir erkek için olsun ya da olmasın, fark etmez. Ki ağlamak seni güçsüzmüş gibi gösteren bir şey de değil. Asıl canın acıdığında ağlamıyorsan sıkıntı büyük."

"Ama..." Dedim yanağımdaki ıslaklıkları silerken. "Milletin o kadar derdi var, tasası var ben burada oturmuş sevgilim bana yalan söylediği için ağlıyorum. Kendimi en dertli insanmış gibi hissediyorum, haksızlık." Kollarımı sıkıca yastığa sardım.

"Ben bu düşünceyi doğru bulmuyorum. Herkesin acıya eşik değeri farklı. Herkesin sorunlarını yaşama şekli farklı. Ne yani, daha büyük dertleri olan insanlar var diye kendi acımızı yaşamayalım mı? Dert yarıştırması mı yapıyoruz burada?"

KORKAK | TextingKde žijí příběhy. Začni objevovat