6.0

62.8K 4.1K 4.5K
                                    

Dave Thomas Junior - I Can't Make You Love Me

İKİ HAFTA SONRA.

"Of Miray senin de ne çok eşyan varmış!"

Hazal ağlamaklı sesiyle konuştuğunda dudaklarımı büzmüştüm. Bu kadar çok eşyam olduğunun ben de farkında olmamıştım bu zamana kadar. Daha odayı toplamaya başlayalı on beş dakika falan olmuştu ama şimdiden üç kutu eşya toparlanmıştı bile. Ki bunlar sadece çalışma masamdan ve kitaplığımdan çıkan şeylerdi. "Neyi kaldırsam altından tonla şey çıkıyor."

"Ben mi dedim gel yardım et diye Hazal ya? Kendin istedin, ne yapayım?"

"Sus Miray, sus."

Hazal'a gözlerimi devirdiğim sırada bakışlarım dakikalarını kitapların arkalarını okuyarak geçiren Ege'ye kaydı. Beyfendi güya bize yardıma gelmişti ama yardımdan çok zararı dokunuyordu şu an. Oflayıp kolundan dürttüm. Kafasını kaldırıp meraklı bakışlarını gözlerime çıkardı. "Kitap okumaya değil bana yardım etmeye buraya geldin sen. Bilmem hatırladın mı acaba?"

Omuz silkerek kitabı masanın üzerindeki kutunun içerisine bıraktı. Daha sonra raftan bir kitap daha alarak arkasını çevirdi ve okumaya başladı. Sıkıntılı bir nefes alırken bu işin bize tüm geceye mâl olacağını düşünmeye başlamıştım. Bu iki salak bana yardıma diye gelip aslında ayak bağı oldukları için işim daha fazla uzayacak gibiydi.

Kenara geçip birisiyle mesajlaşan Deniz'den daha bahsetmiyordum bile.

"Miray bu ne?" Hazal'ın sorusuyla bakışlarım ona çevrildi. Elinde tuttuğu oyuncak arabayı fark ettiğimde istemsizce gülümsemiştim. "Araba." Dedim önüme dönerek.

"Ben de araba olduğunu hiç anlamamıştım çünkü. Neden sende olduğunu soruyorum."

Elimdeki kitapları masanın üzerine bırakarak arkamı döndüm ve birkaç adımda Hazal'ın yanına vardım. Arabayı elinden aldım, masanın yanına geri döndüm. Çekmeceyi açıp içinden bir şeyler ararken Hazal yanıma geldi ve merakla beni izlemeye başladı. "Bu benim ilk arabam." Diye mırıldandım. Çekmecenin içinden arabanın uzaktan kumarasını bulabildiğimde elime alarak bir adım uzaklaştım.

"Küçükken bebeklerle oynamayı hiç sevmezdim." Çekmeceden çıkardığım pilleri birkaç saniye içerisinde kumandaya taktım. Uzun zamandır kullanmıyorum bozulmuş bile olabilirdi. "Babam da bana hep araba alırdı. Çoğunluğu kırıldığı için atmıştım mecburen ama bu duruyor. Kırılsa da dururdu. İlk arabam sonuçta. Çok heyecanlanmıştım bunu gördüğümde. Babam da bu heyecanımı görünce bana sürekli yeni arabalar almaya başladı mutlu olayım diye."

Konuşurken bir yandan da kumandanın ayarlarıyla uğraşıyordum. Bozulmamıştı. Uğraşlarım sonucunda araba olduğu yerden hareket etmeye başladığında gülümsemiştim. Tabii sonra masanın üzerindeki kutuya çarparak durmuştu araba. "Şimdi bunu neden benden bu kadar uzak tutmaya çalıştığını anlıyorum." Dedi Ege.

"Tüm oyuncaklarımı itinayla bozuyordun. Ne yapabilirdim?" Dedim bıkkınlıkla.

"Bana diyene bak, sen de benim oyuncaklarımı kırıyordun. Oyuncaklarımı kırarsan benim seninkilere ne yapmamı bekliyorsun?"

Kumandanın arkasını çevirip pilini çıkartmakla uğraşırken bir yandan da Ege'ye laf yetiştirmeye çalışıyordum. "Sen de ondan öncesinde benim resimlerimi yırtıyordun. Ben de mecburen oyuncaklarına yönelmiştim."

"İçim bayıldı sizin çocukluk kavgalarınızdan, susun." Dedi Deniz.

Oysa ki sadece yarım dakikadır kavgalarımızdan bahsediyorduk...

KORKAK | TextingWhere stories live. Discover now