XVIII

125 17 12
                                    


"Bay Ronald Anthony ve Bay Cliff, hoş geldiniz. Yeriniz üst katta, 3. balkon." Hizmet veren adama gülümsedim ve başımı onu anladığımı gösteren bir şekilde sallayarak kırmızı halıda yürümeye devam ettim. İçeriye girmiştik.

Cliff bu kadar insanın geleceğini düşünmüyor gibiydi, açıkçası ben de düşünmemiştim.

Bayan Léa, ortak salonda birkaç adamla konuşurken, önemli görünen insanlar ellerinde kokteyllerle sohbet ediyorlardı.

"Ronald'ım, hoş geldin," Léa bizi görür görmez adamların yanından tek kelime etmeden ayrılırken, yanımıza geldi. "Bir şeyler içer miydiniz?"

Cliff'in doğrudan bana baktığını hissediyordum.

Gülümsemeye çalıştım, "Merhaba Bayan Moreau," Hemen lafımı kesti, "Bu kadar resmi olmana gerek yok Ronald, biliyorsun ki biz ortağız." Dedi.

Dudaklarımı birbirine bastırarak hafifçe başımı salladım ve göz ucuyla Cliff'in yüzüne baktım.

Pek hoşnut görünmüyordu ve eminim öyle de hissetmiyordu.

"Biliyorum ama sanırım size böyle seslenmeye devam edeceğim," Duraksayarak sağıma döndüm, "Bunun dışında ben içecek herhangi bir şey istemiyorum, Cliff? Sen istiyor musun?"

Kadının yüzünü incelediğini gördüm. Beni duymamış gibi bir hali vardı.

"Cliff?"

Başını aniden bana çevirdi ve "Efendim, Bay Ronald?" Dedi, başımı eğerek ona baktım ve gülümsedim.

"İçecek bir şeyler ister misin?"

Léa, her ikimize baktı, aramızda olan bir gerginliğin varlığını sezmişti.

"Beyaz şaraba hayır demezdim doğrusu." Dedi, Léa gülümsedi, ardından bir garsonu yanına çağırarak beyaz şarap getirmesini rica etti.

"Tüm kasabanın burada olacağını sanıyordum ama burada yalnızca elit kesim var." Diye mırıldandım.

Léa, beni duyar duymaz hızlı bir cevap verdi:

"Tiyatronun başlamasına henüz 1 saat var, o nedenle tiyatronun balkonunda oturup seyreden kişiler her zaman erken gelerek yerlerine yerleşirler; böylece herhangi bir kargaşa içerisinde bulunmazlar, Ronald."

Cliff'in içkisi gelirken onu başımla onayladım.

Hemen birkaç yudum aldı ardından huzursuz bir ifadeyle bana baktı.

"Efendim, sakıncası yoksa biraz yemek masasından bir şeyler alıp yerime geçeceğim."

Ona uzun süre baktım, rahatsız olduğu aşırı belliydi ve bu beni üzmüştü. En son istediğim şey onu bir sebeple incitmekti.

"Bayan Moreau, Cliff ile birlikte gitmem gerekiyor. Lütfen siz misafirlerimizle ilgilenir misiniz?" Diye sordum.

Başını onaylayarak sallayan Léa, yanımızdan yavaş adımlarla ayrıldı. Cliff bana dönmeden konuşmaya başladı:

"Sizinle çok samimi konuşuyor," dediğinde güldüm, "Sanırım bu pek hoşuna gitmedi." Dedim.

Yan gözle bana doğru baktı.

Yemek masasına ilerliyorduk, hiçbir şey demeden bazılarını denemeye başladı.

Ağzındakileri bitirdikten sonra, "Başlamasına ne kadar zaman kaldı?" Diye sordu.

Sesi oldukça sabırsız gelmişti.

Yanda duran sandalyeye oturdum, bacak bacak üstüne attım. "Yarım saat var." Dedim.

Gözlüğümü düzeltirken şarabından bir yudum daha aldı, yanıma geçerek oturdu.

Oldukça sessizdi.

Gözlerimi hafifçe kapatarak onları dinlendirmeye başladım, Cliff'in bu denli rahatsız olacağını düşünmemiştim ama olduysa da bir çaresini bulmalıydım, ona iyi hissettirmek istiyordum.

"Cliff," bana baktı, "Seni seviyorum."

Yüzü yumuşarken, dikkatinin dağılmasından yararlanıp elindeki bardağı aldım ve şarabın geri kalanını içtim.

Yerimden kalktım, şarabı masanın bir köşesine koydum ve elimi ona nazikçe uzattım, "Bugün burada benimle olduğun için gerçekten mutluyum, bu tarih geçmişte kaldığında ve ben geriye her baktığımda şu an olduğum kadar mutlu olacağım, ne eksik ne fazla." Dedim.

Gözlerimizi birbirinden ayırmazken elimi tuttu ve yavaşça kalktı.

"Bay Ronald, size her anlamda bu kadar yakın olabildiğim için ben de her zaman mutlu hissedeceğim."

Her ikimiz de gülümsüyorduk.

Ona ait hissediyordum.

"Hadi içeri girelim."

1928 BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin