VI

179 21 12
                                    

Cliff evime yerleşeli yaklaşık iki hafta kadar olmuştu.

Onunla beraber yaşamak güzeldi ama dağınıklık konusunda anlaşabildiğimizi pek söyleyemezdim.

Sürekli olarak bir yerleri temizliyor ve bu yüzden bütün eşyalarımın yerini değiştiriyordu. Doğal olarak ben de istediğimi hemen bulamıyor, sinirleniyordum.

Normalde sakin bir insan olmama karşın sık sık aynı olayı yaşamak beni rahatsız etmişti, zaten evimde yeni biri olduğu için de gergin hissediyordum.

Elimdeki birayı, köpürmesin diye yan tuttuğum bardağa yavaşça döktüm.

"Margaret Teyzenize mektubunuzu gönderdiniz mi?"

Aldığım soruya karşılık başımı salladım, Margaret'a bir mektup göndermiştim çünkü olanlardan sonra Cliff'e bağırmıştım.

Ona sürekli evdeki bir şeylerin yerlerini değiştirdiğini, evimde sadece daha iki haftadır kaldığını; bu durumdan hoşlanmadığımı sesimi yükselterek belirtmiştim.

Cliff de böyle bir tepki verdiğim için çok üzülmüştü.

Haklı olduğumu her ikimiz de biliyorduk ama bağıran taraf yine de ben olmuştum. Onun kalbini kırmıştım.

Artık akşam yemeklerini bile yalnız yiyordum, aşağıya inip bana katılmıyordu. Ya daha sonra iniyor ya da hiç inmiyordu.

Bu nedenle daha da zayıflamıştı.

Derin bir nefes verdim, onu böyle görmek beni üzüyordu.

"Margaret bana, onun sevdiği şeylerden biraz bahsetti. Ata binmeyi çok sevdiğini söyledi, sanırım onu bir at çiftliğine götüreceğim. Belki ufak bir gezintiye çıkarız." Dedim, bir yandan biramı yudumluyordum.

Mark elindeki bezle bar masasına ellerini dayadı.

"Bu iyi olabilir, en azından aranızdaki buzu biraz eritmiş olur." Dediğinde gülümsedim.

"Ben de öyle umuyorum." Diye cevap verdim.

Birayı içmeyi bitirdiğimde bardak ve şişeyi biraz öne doğru sürüp kenara parayı bıraktım.

"Kendine dikkat et, kolay gelsin Mark." Dediğimde teşekkür etti, yavaş adımlarla oradan ayrıldım.

Sokak lambaları arasından geçerken gün ışığına doğru baktım, bugün hava ılıktı ve arada sırada güneş açıyordu.

Paltomun cebinden sigarayla kibrit paketimi çıkardım ve köprünün korumalarına doğru ilerledim.

Kibriti yakarak sigaranın ucuna iyice tuttum.

Sigara yandığında kibriti denize attım ve paketi de geri yerine koydum.

Derince bir nefes içime çekerek karşımdaki manzarayı izlemeye başladım.

Robert ile her sene bu aylarda gittiğimiz bir göl vardı, babasının küçük kayığını alır suya taşırdık, bense oltaları ve kovayı getirirdim.

Sabahtan akşama kadar göl üzerinde durur tuttuğumuz balık sayısından tatmin olduktan sonra eve dönüş yolunu tutardık.

Çoğunlukla yorulduğumuz için bir ağacın altına uzanırdık.

Başımı kucağına koymama izin verir, saçlarımı severken bana hayallerinden ve isteklerinden bahsederdi.

Daha sonra gökyüzüne bakarak kocaman gülümser, 'Senin de içerisinde olduğun birçok hayalim var, Ronald' derdi.

Sigaramın külü denize doğru dökülürken derin bir nefes daha çekerek ufuk çizgisine gözlerim kısık bir şekilde baktım.

Robert'ı kaybedişimin üzerinden 10 yıl kadar geçmişti.

Ama onun baygın gözleri, zihnimden silinmiyordu.

Yanak içlerimi ısırdım, hâlâ daha neden gitmesine izin vermiyordum, veremiyordum?

Yüzüm ekşidi, içim acıyordu.

Dirseklerimi korumalıklardan çekerek ilerlemeye başladım, bir yandan da ağzımda duran sigarayı içiyordum.

Sokak aralarından geçtiğim kasabanın insanları bir şeyler satıp hayatını geçindirmekle meşguldü.

Çocuklar önümde koşuşturuyor, yakalamaca tarzı oyunlar oynuyorlardı.

Evlerin ve taşlı yolun bittiği yerden yürümeye devam ettim, neredeyse varmıştım. Taşla çevirilmiş evimi gördüğümde sigaram bitmişti.

Yokuş yukarı çıkmaya başladım.

Kapımı çaldım.

Bunu yapmış olmak bana artık yalnız olmadığımı hatırlatıyordu.

Yanımda biri vardı.

Kapı yavaşça açıldı ve Cliff aralıktan bana baktı. Beni tanır tanımaz kilitleri açtı, kapıyı iyice araladı.

"Merhaba, Bay Ronald." Dedi.

İlk olarak beni baştan aşağı biraz süzmüştü, gözü ise elimdeki sigarada biraz oyalandı.

Ona kocaman gülümsememle baktım, "Hadi hazırlan, sana göstermek istediğim bir şey var." Bunu heyecanlı bir şekilde dediğimde ses tonuma karşılık olarak kaşlarını kaldırdı.

"Araştırmamı yapıyordum ama..." Dedi ve bir süre düşündü.

"Pekâlâ, sanırım biraz ara versem sorun olmaz." Diye ekledi. Kapıyı tutmayı bırakıp merdivenlerden yukarıya çıktı.

Onu beklemeye başladım, elimde duran sigara izmaritini de kenarda duran çöp kutusuna attım ve yan tarafa kurmuş olduğum banka oturdum.

Kasketimi çıkartıp saçlarımı karıştırdım ve geri taktım.

Ayak sesleri yaklaştığında arkamı döndüm, onun geldiğini gördüğümde ayağa kalktım.

Yüzünü inceledim.

Onu kırdığım için gerçekten üzgündüm.

Umarım kendimi affettirebilirdim.

1928 BxBWhere stories live. Discover now