5. Bölüm

5.7K 315 65
                                    

Berşan ve elbisesi yukarıda.

Keyifli okumalar!

Daha uzun bir bölüm olacaktı fakat parmağımı kestim. :((

***

Aynadaki yansımama baktım. Akşamki yemek için uzun kollu, kare yaka, büzgülü siyah bir elbise getirmişti bana. Buradaki kadınların giydikleri kadar iddialı bir elbise değildi. Beni geçiştirmek için birine aldırmış olmalıydı. Bana nefret dolu gözlerle bakarken torbayı kucağımı fırlatışı gözümün önüne geldi. Elbisenin eteği bacak boyumdan olsa gerek kısa gelmişti, baya bir kısa hatta mini olarak adlandırmak yanlış olmayacaktır. Elbisenin eteğini çekiştirip bacaklarımı örtmeye çalıştım ama bu elbisenin modelini bozmaktan başka bir işe yaramadı. Kendi etrafımda dönüp kalçalarımı sarışına baktım, bedenimi sarışını sevmiştim. Kendimi hiç olmadığım kadar güzel hissediyordum. Torbanın dibinde bulduğum makyaj malzemelerini görünce yüzüme yayılan gülümsemeye engel olamadım. Tırnaklarımın için renkli boyaya batırılmış fırça, takma tırnaklar ve kirpikler, daha adını bilmediğim bir sürü zımbırtı vardı. Şu an tek derdim kahrolası bir akşam yemeği ve kahrolası şekilde aşağıdaki kadınlardan daha güzel gözükmek gibi dursa da aslında kendimi oyalıyordum. Dolgun dudaklarıma gülkurusu rengi ruju hafifçe sürüp dudaklarımı açıp kapadım. Dudaklarımı büzdüm ve biraz daha ruju sürdüm. Allığın süngerini hafifçe yanaklarıma sürdüm ve bıraktım. Bu bile fazla al yanak göstermişti beni. Elimin tersiyle yanaklarımı sildim. Saçlarımı fırçalayıp yatağın kenarında duran topukluları ayağıma geçirdim. Güçlükle üzerlerinde dursam da dengemi sağlamak üzere sağa sola yalpaladım. Ayağımı biraz sıkmıştı, ayak numaram 39 ise benim suçum neydi? Özellikle 39 olduğunu söylemiştim. Acıyla kıvranırken Aynaya doğru birkaç adım atıp durdum. Aynadaki kadın bambaşka biriydi. Daha önce hiç tanışmadığım bir Berşan bana bakıyordu. Dün gece gözüne bir gram uyku girmemiş ve tüm gününü ondan nefret eden, ona bir casus, köstebek gözüyle bakan bir adamla geçirmemiş gibi güçlü, dişi duruyordu ve yeri öpmeye yakın. Uzun topukların üzerinde attığım her adımda prangalarla yürüyor gibi hissediyordum. Bu ayakkabılar uzun göstermek dışında bir işe yaramayan tam bir işkence aletiydi. Topukları çıkartmak için eğildiğim sırada kapı açıldı.

Gür bir sesle "Hazır..." dedikten sonra durdu, sesi bir anda söndü. Saçlarımın arasından onu görmeye çalıştım. Kapı eşiğinde durmuş bana bakıyordu. Elime aldığım topuğu sallarken doğruldum. "Bunlar resmen işkence aleti, bunlarla gün boyu nasıl dolaşıyorlar?" yüzüme düşen saçlarımı savurup omzumun arkasına aldım.

Bakışlarını üzerimden çekip "Hiçbir fikrim yok." dedi soğuk bir sesle, tek ayağımda topuk seke seke kanepeye doğru ilerledim. Ben oturmadan o kanepeye oturmuştu. Üzerinde siyah bir takım vardı. Her şeyiyle siyah... Bu hali onu daha da karanlık göstermişti. Yanındaki boşluğa çöktüm. Bacağımı kırıp çıkarttığım topukluyu ayağıma geçirmeden önce ayak tabanımı ovdum. Ayakkabılar pahalı duruyordu ama hiç konforlu değildi. Tekrar ayağa kalkıp elimi belimin iki yanına koydum. "Oldum değil mi, tıpkı onlar gibi?" diye sordum. Bakışlarını ağır ağır yerden kaldırıp bedenimin üzerine gezdirdi. Bana bir lağım faresi gibi bakmayı sürdürüyordu. Bakışlarında değişen tek bir şey gibi yoktu. Dudağına küçümser bir ifade yerleştirdi.

"Onlar gibi?" diye sordu.

"Aşağıdaki kadınlar gibi..." derken birkaç titrek adım attım. Dengemi sağlamak için kollarımı iki yana açtım. "Aşağıdaki kadınlar gibi mi gözükmek istiyorsun?" diye sordu.

Omzumun üzerinden ona baktım bana bakıyordu. Oturduğu yerde geriye doğru yaslanmış bacaklarını olabildiğince iki yana açmış umursamaz gözükmeye çalışsa da öfkesi aldığı soluklardan anlaşılıyordu. Göğsü bir körük gibi inip kalkıyordu. "Bulunduğum yere uyum sağlamam gerekiyor. Sonuçta burada onlar öyle giyiniyor ve öyle davranıyorsa ben de o şekilde giyinir ve davranırım. Bu yüzden de evet, onlar gibi gözükmek istiyorum." diye açıklamada bulundum odanın içinde turlarken ara ara duvarlara ve çevremdeki eşyalara tutunarak kendimi topuklularla yürümeye alıştırıyordum. Dudağını büktü, bu hoşnutsuz bir ifadeydi.

Bestenigar #Watty2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin