16. Bölüm

2.4K 189 87
                                    

Ben geldim. Üstelik hem uzun hem de bol kaos içeren bir bölümle geldim. 

Keyifli okumalar! Yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim. 

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Paranın suyunu çekmesine yakın bir görüşme daha sağladım, bu sefer adamın adını öğrenemesem de takma adını öğrenebilmiştim. O kendisine Akbaba, dedirtiyordu. Akbaba'ya anlatacağım pek fazla bilgim yoktu ama aklımda kalanları anlattım. Karan'la görüşmeden itibaren özele girmeden onunla ilgi ilgici çekici ne varsa anlattım. Başka türlü beş parasız Moskova sokaklarında kalacaktım ve buna hazır değildim. Onurlu bir duruş sergileyerek, parasını reddedip o adam hakkında konuşmadım dersem yalan söylemiş olurdum ayrıca bunun için onurlu bir tavır sergilememe gerek yoktu. Paraya ihtiyacım vardı, zerre umurunda olmadığım bir adamın evinden çıkmıştım, hakkında çok az bilgiye sahip olsam da iyi ödeme alıyordum. Gösteri esnasında arkasında oturan seyirci ile aralarındaki kâğıt alışverişi harici onunla ilgili bildiklerimi anlattım. Benden evini tarif etmemi istediğinde söylediğini yaptım. İgor'un adamı olmadığını bir tür müzakereci olduğunu söylediğimde güldü. Benimle alay edip etmediğini anlayamıyordum, karşısında konuşurken elinde süt şişesi eksik küçük bir kız çocuğu gibi şakıyordum. Ona dövmelerinden bahsetmemi istediğinde buna şaşırmıştım çünkü Ezra'yı daha önce hiç çıplak görmemiştim. Adama bunu söylediğimde ise bu sefer şaşıran taraf o olmuştu. "Hiç mi görmedin?" diye sordu hayretle.

"Hiç!"

Evinde neden artık yaşamadığı sorduğunda ise verecek hazır bir cevabım yoktu. Lafı biraz geveledikten sonra bir iş için beni başından attığını söyledim. Aramızın bozuk olduğunu ve onu bir daha hiçbir zaman görmeyeceğimi söylesem benimle ilişkilerini kopartırlardı. Belki de başıma babamı sararlardı ve ben henüz ona direnecek güçte değildim. Bir şekilde bana yarar sağladıkları sürece ben de onların yararına konuşacaktım.

Aldığım para bu sefer diğer ödemenin iki katıydı. Ek olarak kontak kurmamız için bana bir telefon da vermişlerdi. Aldığım ödemeyi bu sefer daha idareli kullanmam gerekiyordu, elime yeni bilgi geçmeme ihtimaline karşı kendimi hayatta tutabilecek kadarını her zaman kenarda köşede bırakacaktım. Bir iş bulabilirsem kendi ayaklarımın üzerinde de durabilirdim.

Günübirlik yaptığım St. Petersburg gezisi sırasında Dmitri adında bir adamla tanıştım. İlk defa normal diyebileceğim bir Rus ile tanıştım. Ezra ve onun çevresindekiler gibi değildi. Sıradan bir görüntüye sahipti ona ilk başta şüpheyle yaklaşsam da sıradan bir adam olduğunu kısa sürede fark ettim. Konuşurken kasmıyordu, olduğu gibi davranıyor hatta beklediğimden bir tık kibar konuşuyordu. Bu da onu gözümde iyi anlamda sıradan yapmıştı. Akşam Moskova'ya dönerken numaramı ona verdiğimde beni aramayacağını düşünüyordum. Sadece günübirlik bir arkadaşlıktı, Rusya'nın en büyük, dünyanın sayılı müzelerinden Hermitage Müzesi'ni gezerken bana eşlik etmiş tarihinden bahsetmişti. Barok Mimarisinin başyapıtları arasında gösterilen heybetli mimari yapısı, seçkin koleksiyonları ile ilgili zengin tarihsel bir şaheserdi! Düşman kuşatmaları olduğunda koleksiyonun büyük bir kısmının iki tren ile Ural'a götürülüp saklanması ve korunması, onca kayıp eserlere karşın yeni koleksiyonlar eklenmesi, iç süslemelerinin zenginliği, altı Çar'a ev sahipliği yapmasıyla meraka değer dolu dolu bir hikâyesi vardı. Dmitri'nin anlattığına göre müzenin öyküsü 1764'de dayanıyormuş. Rus Çariçesi Büyük Katerina, Berlin'de bir müzayededen 200 tabloyu birden satın alınca aşka geliyor ve koleksiyonculuk hevesi başlamış oluyor. Kendine kışlık bir saray yaptırıp aldığı tüm sanat yapıtlarını buraya yerleştirmiş ve Hermitage Müzesi büyüdükçe büyümüş. 1917 yılından Ekim devrimi sonrası Devlet Hermigate müzesi olarak anılmıştır. O "Ermitaj" diyordu. Büyük Katerina zevkli ve akıllı kadınmış doğrusu, kendisine hayran kalmıştım. Üç milyonun üzerinde esere sahip olan bu müze beş binadan oluşuyordu. Her esere bir dakika ayırsanız bile turunuz on yıl sürermiş. Dmitri'yle bunun şakasını yaptığımızdan bana akşam bununla ilgili bir mesaj atmıştı. O kafamdaki Rus tabusunu yavaş yavaş kıracak kültürlü ve esprili bir adamdı.

Bestenigar #Watty2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin