10. Bölüm

3.3K 224 74
                                    

Bu bölümü rüyamda görüp hemencecik yazdım. 

Yorumların olması beni motive ediyor ve gerçekten siz ne kadar çok yorum yaparsanız bölüm o kadar çabuk gelir. 

Keyifli Okumalar!

До свидания! (Rusça öğrenmeye başladığımı belli etmeliyim :D)  

***

Etraftaki sesler bir uğultu gibi kafamın içinde yankılanıyordu. Biri sanki kafama sert bir cisimle vurmuş gibi başım ağrıyordu, sersemlemiştim. Gözlerimi güçlükle araladım. Göz kapaklarım açılıp geri kapandı. Biri gözkapaklarımın üzerine biner kilo ağırlık yüklemiş gibiydi. Gözlerimi güçlükle tekrardan açtım. Loş bir odadaydım, deri ve tütün kokusu alıyordum. Nerede olduğumu anlamadan önce buraya nasıl getirildiğimi düşündüm. Hayal meyal birinin beni araca bindirdiğini hatırlıyordum. Hareketlenmeye başladığım anda bir ses "Uyanıyor." dedi.

Sağımdaki gür sesin "Nihayet." dediğini duydum. Başımı ağır ağır gür sesin sahibine çevirdim. Hemen yanı başımdaki ahşap masanın başında oturan adamla göz göze geldiğimde "Neredeyim ben, kimsiniz siz?" diye sorularıma başladım, sesim çatallıydı. Elimi oynatmaya çalıştığımda bana engel olan bir şey olduğunu fark ettim. Başımı arkama çevirdiğimde hasır iple bağlanmış bileklerimi göz ucuyla gördüm. Ayaklarım da aynı şekilde bağlanmıştı. Hareket edememek sinirimi bozuyordu. Başımı tekrardan masa başında oturan adama çevirdim, sesim az önceki konuşmama göre yüksek çıkmıştı. "Ne istiyorsunuz benden!"

"Konuşmak, sadece konuşmak istiyorum Berşan." dedi.

Bu kadar basit bir şey için mi beni bağlamışlardı. Öfkeyle oturduğum yerde debelenirken ahşap sandalyeyi oynattım. "Çözün beni!" diye bağırdım.

"Sakin ol, sana zarar vermeyeceğim. Önce konuşmamızı yapalım ondan sonra anlaşırsak elbette seni serbest bırakacağım."

Adamın sesi sinir bozucu derecede sakindi. Sesi beni sakinleştirmek yerine daha da sinirlendiriyordu. Karşımdaki adam kırklarında belki de ellilerindeydi. Yüzünde yaşını belli eden yaşanmışlık çizgileri vardı. Kırışıklara yaşanmışlık çizgileri derdim. Yaşanmışlık çizgilerine rağmen siyah gür saçları vardı. Boyatmış olmalıydı çünkü neredeyse Ezra'nın saçları kadar simsiyahtı. Titreyen, üzerinde lekeler olan eliyle piposunu dudaklarına gördü. Üzerime diktiği koyu kahve gözleri, gür simsiyah kaşları vardı.

"Ne konuşmak istiyorsun? Çevremde..." başımı çevirdim. Odanın diğer ucunda üç adam vardı. "Üç adamın var ve sen buna rağmen beni bağlı mı tutacaksın? Amma korkaksınız!" dedim gülerek, sinirden gülüyordum. Ayrıca daha beni bayıltmak için her ne kullandılarsa kafam hâlâ bulanıktı. Başımı güçlükle kaldırıyordum.

Karşımdaki yaşlı adam piposunu dudaklarından çekip dumanı dışarı verdi.

Az önce söylediklerimi duymazdan gelmeyi seçmiş olacak ki "Sana bir teklifim var, tatlı kız." dedi. Piposuyla beni işaret ediyordu. "Dinliyorum." dedim başım bir sağa bir sola gitti. Kafamı omuzumla paralel tutup ona açmakta zorlandığım baygın gözlerle baktım.

Adamlarından birine işaret etti. Birinin koşarak yanımıza geldiğini duydum. Masadaki iki deri çantayı işaret etti adama. Yanımıza gelen genç adam iki çantanın kilidini de açıp çantaları bana doğru çevirdi. İki çanta dolusu yeşil banknotlar bana göz kırpıyordu. Gözlerim bir anda açıldı. "Bu ikisine karşılık, bana Ezra'nın kimin ve neyin peşinde olduğunu anlatacaksın." dedi, piposunu tekrardan dudaklarına götürdü. Para, beni güzel noktadan yakalamışlardı. Teklifi oldukça cazip gelse de önce sorularıma cevap vermesi gerekiyordu.

Bestenigar #Watty2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin