28. Bölüm

1.9K 155 156
                                    

Bir önceki bölümde ve instagramda yaptığım ankette birçok kişi şu an Berşan için kullandığım modelden memnun olduğu için onunla devam edeceğim ama sayı olarak az da olsa beğenmeyenler de varmış. Onların da çok gözüne sokmayacağım ki hayalinizde kim olarak canlandırıyorsanız o olarak görmeye devam edin.

Keyifli okumalar! Yorumlarınızı bekliyorum! <3 

*** 

Bir şey olursa diyerek Neslihan Hanım'a kapıyı kilitlememesi için yalvarmıştım. Karşılığında da dışarı çıkmamak için söz vermiştim. Şimdi de sözümü tutuyordum. "Erkek erkeğe konuşacaklarmış, ne konuşacaklarsa?" diye söylendim kendi kendime pencere ile kapı arasında volta atıyordum. "Ben zaten dışardaki bahçe kapısıyım. Benim bu evde şu vazo kadar bile değerim yok!" Elimle masamın üzerine koyduğum kırmızı güllerin olduğu cam vazoyu işaret ettim. Gözüme çok da güzel gözükmüştü ama onu bana veren kişinin aşağıdaki tavrını hatırladığımda suratım bozuldu. Beni güllerle konuşacak kadar delirtmişlerdi. Neslihan Hanım biraz çenemi çekebilmiş sonra da aşağıyı dinlemek için beni bir başıma bırakıp gitmişti. Bana aşağı dinlemek için gittiğini söylememişti ama başka ne için gidecekti? Yanağımın için kemirirken aralık pencereden kafamı sarkıtıp bir ses duyma ümidi ile belime kadar kendimi camdan dışarı sarkıttım. Sinir bozucu şekilde cırcır böcekleri dışında hiçbir şeyin sesini duymuyordu. Bahçe içerisinde volta atan iki adamı gördüğümde biraz geri çekildim. Bu açıdan karanlıkta beni göremezlerdi. Adamlardan biri cebinden çıkarttığı sigarasını yaktı. Diğeri de sıkılmış gibi bedenini gevşetti. İkisi de konuştukları duyamayacağım kadar uzaktaydı. Sıkıntıyla nefesimi verip ümitsiz bir şekilde yatağın üzerine oturdum.

Gece boyu yatağın içinde şekilden şekile girdim. Telefonu kontrol ettim, dakikalar geçiyor ama ne aşağıdan bir ses geliyordu ne de dışarıdan. Sabaha kadar ne konuşabilirlerdi ki? Birbirlerinin işini boğazlayarak halletmiş olma ihtimali aklıma yatmaya başlamıştı. Bunun gerçekleşmesi mantıken imkânsızdı çünkü illa biri diğerinden daha önce ölürdü. Zehir, Celal Bey Ezra'yı zehirlemiş olsa ve sessizce bir yere gömmeleri için adamlarına talimat verdiyse Ezra için biri gelir miydi? Ezra, Celal Bey'e ne yapabilirdi ki? Kafamda bir dolu deli soru vardı. Elimde telefon uykuya daha fazla direnemeyen göz kapaklarım kapanmak üzereyken gecenin sessizliğini bir silah sesi böldü. Uzandığım yerden sıçrayarak kalktım. Ardından bir el daha silah sesi yankılandı. Kapıya açıp koştum. Basamakları öyle bir hızlı indim ki az kalsın ayaklarım birbirine dolanıyor ve yuvarlanıyordum. Büyük salona doğru koştum, evdeki çalışan birkaç kişi ve Celal Bey'in adamları salonun girişine doluşmuştu. Bir köşede dikilen Ezra'nın göğsünün sol kısmına doğru siyah gömleğinin daha da ıslak bir koyuluğa sahip olduğunu gördüğümde yanına koştum. Eliyle sol kısmına baskı uyguluyordu. Yüreğime karanlık bir ağırlık çöktü. Panikle yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Ezra! Ezra, iyi misin?" diye sordum, dimdik ayakta duruyordu ama kaşları çatıktı, öfkeli soluklar alıyordu.

Eline doğru baktığımda kolunun kenarını tuttuğunu gördüm, göğsünden uzak bir nokta olması beni bir an rahatlattı. "Sen iyi misin? Hastaneye gidelim?" dedim, seyirci kalabalığa dönüp "Ambulans çağırsanıza, doktor falan!" diye bağırdım, uyuşmuş beynimle konuşurken doğru kelimeleri seçmekte zorlanıyordum.

"Gerekmez! Şakalaşıyorduk, ufak bir sıyrık." dedi, tutmakta olduğum diğer kolunu benden çekerek o sırada arkasındaki duvardaki kurşunu ve açtığı deliği gördüm. Mizah anlayışlarına şaşkın gözlerle baktım. "Gözlük tak bir dahakine hedefini göremiyorsun, Celal Bey! Yaşlandın artık!" dedi, alaycı bir tınıyla, konuşurken buram buram yüzüme alkol kokusu çarpıyordu. Sanki koklamıyordum yiyordum öyle ağır kokuydu, suratımı buruşturup burnumu tutarak birkaç adım geri çekildim. Barda çalışmış biri olarak daha önce hiç böyle ağır bir kokuya maruz kalmamıştım. Votka veya bira kokusundan daha kötüydü. Başımı çevirip ilk defa o adamın olduğunu tarafa baktım. Ona bir şey olup olmaması pek umurumda değildi.

Bestenigar #Watty2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin