2- "Hastane Koridoru, Kanlı Gömlek"

26.3K 919 194
                                    

Selam bebekler. Aklımdaki gibi yazmayı başarırsam unutulmaz bir hikaye olacak ve ilerleyen zamanlarla dönüp baktığımızda buradaki her şey çok güzel bir anı olarak kalacak. Ben çok heyecanlıyım, şans verirseniz harika şeyler yapacağız. 🥺❤️

Sakiler - Dünyadan Uzak

Sakiler - Dünyadan Uzak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


2. BÖLÜM

Dizlerimin altından ve sırtımdan sarmalayan demir gibi iki kol bedenimi taşıyordu. Başım arkaya düşmüş, kollarım iki yana savrulmuştu. Kuruyan dudaklarımdan süzülen zoraki soluğum soğuk havaya karışıyordu.

"Sedye getirin!"

Kulaklarıma uğultu gibi dolan sesler kime aitti? Acı hissetmiyordum, sadece derin bir uykuya ihtiyacım var gibiydi. Gözlerimi açıp ben iyiyim demek ve eve gitmek istiyordum ama göz kapaklarım, üzerinde tonlarca ağırlık varmış gibi baskı uyguluyordu gözlerime. Tam anlamıyla kılımı bile kıpırdatamıyordum. Beni taşıyan her kimse telaşla koşturduğunu anlayabiliyordum. Sırtım konforlu sayılmayan bir yatakla buluştuğunda ve burnuma sırrı çözülemeyen hastane kokusu doluştuğunda sedyede olduğumu anladım.

"Hastanın durumu nedir?"

"Nabzı yavaşlıyor."

"Ameliyathane hazırlansın, kan kaybediyor."

Ruhum, içinde bulunduğum durumu hissediyor, acıyı duyuyor ve buna tepki vermemi istiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ruhum, içinde bulunduğum durumu hissediyor, acıyı duyuyor ve buna tepki vermemi istiyordu. Gözlerim usulca aralanırken önce her yer bulanıktı ama bir iki kırpıştan sonra her şey netleşmeye başladı.

"Uyandı." dedi biri kısık sesle. "Doktor çağırayım."

Yutkunmaya çalıştım ama boğazım neredeyse kuruluktan çatlamıştı. Yüzümü buruştururken kolumdaki seruma dikkat kesildim. Etrafa bakmak istedim, yerimde kıpırdandım usulca ama bütün hücrelerim cayır cayır yanıyor gibiydi. Ağzımdaki tat, bedenimi kızgın bir demir parçası gibi delip geçen kurşunun tadıydı.

"Saye." dedi endişeli ama kontrolcü bir ses. "Nasıl hissediyorsun?"

Kafamı usulca yana kırdığımda sesin Cesur'a ait olduğunu anlamıştım. Yatağımın hemen yanında koyu kahverengi gözlerini gözlerime mıhlamış, yüzümde cevap arar bir şekilde duruyordu. Karnıma yayılan keskin ağrıya tepki olarak vücudum bir yay gibi gerilince canım daha önce hiç bilmediğim bir acıyla yanmıştı. Başımı geriye iterken dudaklarımdan korkak bir inilti kaçtı. Beyaz çarşafı avucumun içine hapsedip tırnaklarımla yırtacak kadar çok sıktım. Hızlanan nefesim göğüs kafesimi bir duvar gibi yukarı itip geri düşürürken panik ve acı solumaya başlamıştım. Gözyaşlarım yüzümü yakarak iki yana süzülmeye başladığında, "Sakin ol, hareket etmemeye çalış. Doktor geliyor." diyen Cesur'un sesi beni şaşırtacak derecede panik içeriyordu. Ona baktım ama onun yüzünde gördüğüm tek şey kendi bedenimi kıvrandıran acıydı. Hiçbir şey düşünemiyor, hiçbir yere odaklanamıyordum. Bedenimden oluk oluk kan akıyormuş gibi hissettiren bu acının geçmesini diliyor, adeta yalvarıyordum fakat Tanrı bana yardımcı olmuyordu. Belki de beni cezalandırıyordu. İnsan hayatıyla oynamanın ne denli korkutucu bir şey olduğunu etime çiviyle asıyor, hiç unutmayacağım bir ders vermek istiyordu.

İHTİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin