31- "Beklenmeyen Yardım Eli"

8K 303 25
                                    

Irmak Arıcı - Sonum Olur

Kaan Tangöze - Bekle Dedi Gitti

Kaan Tangöze - Bekle Dedi Gitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


31. BÖLÜM

"Ne demek kanıtlayamayız?" derken inanmayarak güldüm. Karşımda umursamaz bir dille konuşup beni daha da germekten başka bir işe yaramıyordu. "Adam ölmedi sonuçta."

"Silah, Savaş Karan adına ruhsatlı diyorsun Saye. Üstelik olay yerinden alıyorlar adamı. O delillerle kimse onun suçsuz olduğuna inanmaz."

"İşte bu yüzden avukat olmadık mı?"

"Duygusal düşünüyorsun."

"Gayet mantıklı düşünüyorum." diye bastırdım sözünü. "Suçsuz birinin suçsuzluğunu kanıtlayamıyorsak biz neden avukatız soruyorum sadece."

Aramızda çok yaş farkı yoktu ama benden daha tecrübeliydi Zehra. Ona sesimi yükseltirken ikinci kez düşünmedim, bunu sorun etmeyeceği kadar çok oturmuştuk okul sıralarında.

"Eminim bir yolu vardır." dedim son bir umutla gözlerinin içine bakarken. Kaşlarımı havaya kaldırıp ona inancım olduğunu ve bana yardım etmesini beklediğimi gösteren mağrur bir bakışla baskı kurmaya devam ettim. Bunu yapmayı kesmeliymişim gibi bir tavırla baktıktan bir süre sonra pes etmiş gibi göründü. Soluğunu sertçe verirken az önce kapattığı dosyayı istemeye istemeye tekrar açtı. Kısa bir süre inceledi ama yüz ifadesi değişmedi.

"Bak." diye söze girdiğinde dikkat kesildim. "Bir yolu var ama...gerisine karışmam. O kadar vaktim yok."

Bu sözünü hiç önemsemedim, kafa sallayıp konuşmaya devam etmesini bekledim. Bir yol varsa, kesinlikle denemeye değerdi.

"Onun suçsuz olduğunu ispatlamanın tek yolu ancak gerçek suçlunun itirafı olur."

Masanın üzerinde birbirine kenetlediğim ellerimi usulca gevşettim ve masanın üzerinden kucağıma düşüşünü izledim.

"Ve bence, ortada delillerin işaret ettiği biri varken de kimse suçunu itiraf etmez. İşin zor, dediğim gibi yanında olmayı isterdim ama görüyorsun oturduğumdan beri telefonlarım susmak bilmedi. İşlerim epey yoğun bu aralar."

"Belki eder." diye mırıldandım. "Ne?" dedi söylediğim anlaşılmayınca. Tebessüm ettim ona. "Teşekkür ederim..." Çantamı toparlayıp kalkarken bir yandan da ceketimi koluma astım. "...beni gerçeklerle yüzleştirdiğin için."

"Ne zaman istersen ara beni." diye seslendiğinde çoktan çıkış kapısına varmıştım. Cesur'dan çıkar çıkmaz şirkete gidip otoparkından aracımı aldığım için şanslıydım zira bir anda bastıran yağmurun altında taksi beklemek çekilmez olurdu. Elimde tuttuğum şeffaf kapaklı dosyayı büyük çantama sıkıştırırken hiç oyalanmadan arabaya bindim. Madem suçsuzu ispatlayamıyoruz, suçluyu ortaya çıkarmanın vakti gelmiş olmalıydı.

İHTİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin