52- "Kırmızı Işıklı Oda"

5.8K 194 201
                                    

Fırtınanın yaklaştığını gökyüzünü kaplayan kapkara bulutlardan anlarız çoğu zaman. Kimse güneşli bir günde kıyameti beklemez. Kimse.

52. Bölüm
Kırmızı Işıklı Oda

Yüzüm hâlâ göğsünde saklıyken, kollarım onu sıkı sıkı tutuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yüzüm hâlâ göğsünde saklıyken, kollarım onu sıkı sıkı tutuyordu. Cesur, sessizliğin ortasına çan sesi gibi düşen telefon titreşim sesine benim rahatımı düşünerek hiç tepki vermese de ben usulca ondan ayrılıp bakmasına müsaade ettim. Okan'dan gelen çağrıyı açıp sessizce dinledi ve sonunda sadece 'tamam' diyerek kapattığında sorumu kelimelere dökmeden onun cevaplamasını beklemeye  başladım. Onun bakışları anında bana dönmüştü bile.

"Sorunsuz." dedi kısık sesle. "Halletmişler."

Dudaklarımda yorgun bir tebessüm belirdi.

"Artık dosya bizde."

"Ve dosya bizde olduğu sürece Savaş'a zarar vermeyecekler."

"Asla." dedi en samimi tonda. Sonra elini uzattı ve, "Gidelim mi?" diye sordu. Uzattığı elini tutup başımı salladım. Şu an tek isteğim buradan olabildiğince uzak olmaktı. Biraz ilerimde babam demeyi içimden bile geçirmediğim adamın varlığını bilmek dahi huzursuz olmama yeterince sebebiyet veriyorken burada duruyor olmak zihnimi ve sağlıklı düşünme becerimi köreltiyordu.

"Gidelim." dedim. "Lütfen."

El ele girdiğimiz adliye koridorlarından yine el ele çıkmış, çıkana kadar ellerimizi ayırmamıştık. Okan arabasının anahtarını bize bıraktığı için arkamıza bile bakmadan arabaya binip, buluşacağımız yere; Cesur'un evine doğru rota oluşturduk. Geldiğimizde Okan ve Gizem'in bizden önce geldiklerini gördüm. Kaskları ellerindeydi, yeni gelmiş olduklarını anladığımda merakla yanlarına yürüyüp sordum.

"Durumu fark etti mi sizce?"

"Yok abla göründüğü kadar zeki değil o adam." diye cevapladı Okan.

"Öyle görünmüyor zaten." dedi Gizem.

"İşte o kadar bile zeki değil bence."

"İyi güzel. Şu dosyayı ne olur güvende tutalım." dedim sitemle. Cesur başını salladı.

"Halledeceğiz, zor olanı başardık gerisi kolay. Elinize sağlık arkadaşlar."

"Açlıktan hepimiz bir köşede düşüp bayılmadan önce bence dışardan bir şeyler söylemeliyiz artık." dediğinde Gizem'e baktım ama aklım Savaş'taydı.

"Savaş..." demiştim ki Gizem aniden kesti sözümü.

"Abla." dedi sert bir dille. "Bak karışmayayım diyorum ama yok, sen akıllanmayacaksın. Hayır bu adam ikinizin canıyla da oyuncak gibi oynadı ya. Siz hâlâ attığınız her adımda Savaş Savaş diye sayıklıyorsunuz. Evet bugün hep birlikte onun için bir şeyler yapmakla uğraştık, yine olsa yine yaparım mesele bu değil ama yeter. Biraz öz saygınız olsun bence. Ben bile ona duyduğum saygıyı sevgiyi yitirdim siz nasıl hâlâ böyle..."

İHTİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin