BÖLÜM 18

11K 569 125
                                    

İyi okumalar ❣️



Sevgi hiç ummadığın zaman kalbinde açılan bir çiçektir...

Bir insana ne ağır gelirdi, yaşadıkları mı yoksa gördükleri mi? İnsan yaşadıklarına engel olamaz ama gördüklerine engel olma gücü yok mudur? Ben neredeydim, nasıl bir yerde yaşıyordum? Bilmiyorum, tek bildiğim artık bunlar benim için fazlaydı, alışmak istemiyordum zaten alışmak insana en büyük zararı verir, en büyük kabusu olurdu. Bir zamanlar karanlığa alışan küçük kız çocuktum.

Geçmiş...

Geçmiş gelecek gibiydi, her şey birbirine bağlı olurdu. Tozlu fayansın üstüne çizdiğim mumla saatin gece yarısı olmasını bekliyordum. Duyduğum o guguklu saatin on iki olduğunu anlamıştım, gözlerimi kapatıp tek dileğimi dileyip mumu üflemiştim.

Bugünden itibaren on yaşına basmıştım. Sırtımdaki kemer sızılarıyla, vücudumdaki sapkınlığın izleriyle on yaşına girmiştim.

Kapı gıcırdama sesini duyduğumda gözlerim sıkı sıkıya kapattım, hayır tanrım bu gece olmasın, bu gece benim on yaşıma girdiğim gün, senden sadece acısız tek bir gece dilemiştim. Bu kadar mı sevmiyorsun bu yarattığın kızı? Sıkı sıkıya kapattığım gözlerim karnıma yediğim ağır bir tekmeyle açılmıştı.

"Kalk küçük fahişe!"

Daha nefesimi toplayamadan uzun saçlarımı tutup sürüklemeye başladığında dudaklarımda acı dolu bir çığlık çıkmıştı. Acımadan zayıf bedenimi duvara sert bir biçimde vurduğunda hala elinde olan saçlarım yüzünden yere boylamamış ama saç diplerimin kanadığını hissetmiştim.

"Abine bu kadar hırçın davranman beni üzüyor oysaki ben sana doğum günü hediyeni vermeye geldim."

Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında sivilce ile dolu olan yüzüne iğrenir gibi bakıyordum.

Saçımı daha derin çektiğinde canımın acısıyla tırnaklarımı ellerine geçirdiğimde yüzüme sert bir tokat atıp beni yere fırlatmıştı

"Senin o tırnaklarını ben koparmaz mıyım lan!"

Küçük parmaklarımı ayaklarının altına aldığında dudaklarımda keskin bir çığlık çıkmıştı.

"Ah bu güzel sesin acı içinde çıkmasının bana verdiği zevki bilsen."

Benim attığım o çığlık onun gülüş seslerini bile bastıramıyordu. Çaresizdim, canım inim inim yansa da kimse canımın acısını dindiremiyordu.

Parmak uçlarım baskı nedeniyle patlamıştı. Kanım ayaklarının altında akıp gidiyordu. Akan her damla kalbime acı içinde dolup taşmıştı.

"Bir daha bana itaatsizlik yapacak mısın?"

Uyarı niteliğinde tekrardan el parmaklarıma tüm gücüyle yükselince daha büyük bir çığlık atmıştım.

"Cevap ver!"

Baskısını daha çok artırmıştı. Ama bu kez boyun eğmek istemiyordum. Bu gece benim hayatımın dönüm noktası olmasını istiyordum.

Gerçek üzüntü ne zaman başlar biliyor musun? Yaşın kadar yaşamadığını anladığın an! Ben yaşamamıştım. Ayağını elimden çekip saçlarımdan tekrardan tutup zayıf çelimsiz bedenimi havaya kaldırmıştı.

"Demek itaat etmiyorsun öyle mi?"

O iğrenç dilini çıkarıp yanağıma sürtüğünde biraz önce parmaklarımı bile ezerken atmadığım çığlığı atmıştım. Bu bedenen bir acı değildi, küçük bir kızın tanrıya karşı ruhen acısını dile getiriyordu. Ama inandığı hep var olduğunu tanrı yine beni yalnız bırakmıştı.

KİMLİKSİZLER ŞEHRİ +18 (KİTAP OLDU )Where stories live. Discover now