BÖLÜM 24

10.3K 564 217
                                    

  Aslında tüm sözler gizli bir yemindir...

Geçmiş...

"Abi benim annem yok di mi?"

Berrak o kocaman yeşil gözlerini açıp benden bir cevap bekliyordu. Oysaki anne kelimesini bile doğru düzgün bilmeyen ben nasıl anlatacaktım ona anne kavramını, hatta olup olmadığını?

"Bu nereden çıktı güzelim?"

Bu kez o güzel gözleri dolmuştu.

"Ahmet amca senin annen orospu dedi, ben de onun gibi bir kaltak olacakmışım."

Gözlerindeki yaşlar tek tek düşüp kalbimin orta yerini bir kor gibi yakmıştı.

"Benim... Annem... Yok ki. Abi sen demedin mi bana sen Tanrı'nın çocuğusun diye, o zaman ben orospu olamam."

Onu kendime çekip o güzel saçlarını okşamaya başladım. Ağlamaları biraz dindikten sonra

"Sen cennetten gönderilen bir meleksin, annen ve baban da Tanrı, sen onun çocuğusun ben de seni korumak için gönderilen bir Zebaniyim, sakın kendin hakkında öyle şeyler düşünme."

Kafasını bana doğru kaldırıp

"Ama abi Ahmet amca bana oros..."

Parmaklarımla kardeşimin o güzel ağzını kapatmıştım. Uyarı tonda bir sesle konuşmaya başladım.

"Kendin için bir daha bu kelimeyi kullanırsan küserim ve seninle konuşmam, bunu ister misin?"

Kafasını sağ sola sallayınca

"Aferin meleğim."

Berrak bana tekrardan küçük kollarıyla sarıldığında kafamda olan tek şey artık o adamın icabına bakma zamanı geldiğiydi. Ona kardeşimden uzak durmasını söylediğim halde sürekli onun kafasını bu şekilde doldurması sabrımı tüketti, o eğer ölmek istiyorsa ben de onun seve seve cellattı olacaktım...

Tüm kasabanın üstüne bir kara bulut düşmüştü, gözlerim önce gökyüzüne sonra da karşımdakine kitlemiştim. Arkadaşımın sesiyle ona doğru baktığımda gözlerinde görmek istemediğim bir korku vardı.

"Emin misin?"

"Eminim! Ama istersen sen gelmeye bilirsin tek halletmeye çalışırım."

"Hayır seni yalnız bırakmam, ölümde olsa beraber."

Söylediği her cümle ile neden kan kardeşim olduğunu net olarak göstermişti.

İkimizde gözlerimizi karşıda ki dükkan da oturan adama dikmiştik. Bugün kardeşime söylediği her kelimeyi ona tek tek yedirecektim. Akıttığı her damla yaşla onu boğacaktım. Arkadaşımla beraber elimize aldığımız benzin şişeleriyle bakkalın önüne önce dökmeye başlamıştı, arka kısıma geçtiğimizde arkadaşımın bir anda ayağının kaymasıyla yere düşecekken kollarından zor bela kavramıştım.

"Dikkatli ol yoksa duyacak bu piç sesimizi."

Başını yukarıya aşağıya salladığında gözleri ile dükkanı gösterip

"Ben içeriye gireceğim." Demişti.

Gözlerim dükkanı kestiğinde onun girmesi daha doğruydu, ben ona göre daha uzun ve iriydim onu fark etmesi daha zordu.

Başımı onaylar niteliğinde salladığımda eline aldığı benzin şişesiyle içeri girdi. Derin bir sessizlikten sonra arkadaşının acı dolu çığlık sesi ortamı inletmişti. Büyük bir korku ile dükkanın kapısından içeriye girdiğimde yüzü kanlar içinde yatan arkadaşımı gördüğümde ona bir adım atacakken sırtıma yediğim bir tekmeyle bende onun yanına düşmüştüm.

KİMLİKSİZLER ŞEHRİ +18 (KİTAP OLDU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin