9

16.3K 1.3K 368
                                    

"O senin de çocuğun Taehyung."

Odada yankılanan cümle herkesin kulaklarını çınlatmıştı. Kimse bir tepki vermiyor,veremiyordu. Taehyung ise kendini tam bir boşlukta hissediyordu. Ne düşüneceğini bilmiyordu. Jungkook buna artık söyleyebildiği için rahatlamıştı ama odadaki sessizlik devam ettikçe içini bir korku kaplıyordu. Dayanamadı bu sessizliğe ve konuştu.

"Ben sizi aradım. Ama telefonlarımı açmadınız. Buraya gelebilecek bir durumum da yoktu. Kore de olsam gelirdim ve bir şekilde ulaşırdım size." Demiş ve bir süre hala şaşkın olan bedenleri incelemişti. Onların cevap vermeyeceğini anladığında sıkıntılı bir nefes çekti ve konuşmaya devam etti.

"Amerika'daydım. Sizi ulaşmak için çok çabaladım ama siz hiçbir şekilde bana geri dönüş yapmadınız." Sustu ve onların bir tepki vermesini bekledi ama tek bir tepki bile vermiyorlardı sadece Jungkook'a şaşkınca bakmaya devam ediyorlardı. Omega buna daha fazla dayanamadı.

"Şaşkınlığınızı anlıyorum ama lütfen artık bir tepki verin." Demişti sesi oldukça güçsüz çıkarken. Sonra Taehyung delirmiş gibi birden kahkaha atmaya başlamıştı. Kesinlikle kendinde değildi. Gülerken gözleri dolmuştu. Bu sefer odadaki bakışların hepsi ona dönmüştü. O ise bir süre daha kahkaha atmıştı.

Sonunda kahkahası hafiflediğinde gözünden bir yaş geldiğini gördü omega. Kalbinde o an bir sızı hissetmişti. Belki böyle bir şey hissetmemeliydi ama buna engel olamıyordu. Taehyung ise sadece kendi acizliğine bakıp kendini zincirlerle boğmak istiyor can çekişen ruhunu bedeninden ayırmak istiyordu. Fazla gelmişti ona bu. Beklemiyordu asla böyle bir şey. Bir zamanlar bıraktığı omeganın karşısına geçip senin bir çocuğun var demesini kesinlikle beklemiyordu.

4 gün sonra

Jungkook küçük oğlu ile evinin salonunda oturuyordu. Onunla bir konuşma yapması lazımdı ama nasıl yapacağını bir türlü bilmiyordu. Taehyung dün onu aramış ve oğlunu görmek istediğini söylemişti. O yüzden şimdi Ye-jun ile salondaydı ve eski sevgilisi ve eski arkadaşlarını bekliyordu. Aynı zamanda Ye-jun'a ne söylemesi gerektiğini düşünüyordu.

O gün Taehyung hiçbir şey söylemeden çıkıp gitmişti. 2 gün boyunca da kimse ulaşamamıştı ona. Jungkook o gittiğinde oğlunu istemediğini düşünmüş ve yıkıldığını hissetmişti. 2 gün boyunca ruh gibi gezmiş sadece Taehyung'dan bir haber beklemişti. En sonunda Taehyung onu aradığında havalara uçmuş bir çocuk gibi sevinmişti.

Koltukta oturan küçük alfa elindeki babasının telefonunda bir şeyler izleyip kendince gülüyordu. Oğlunun bu halini başka zaman olsa belki kendince ona güler ve onunla oyunlar oynardı ama şuan kafası oldukça doluydu. Birazdan kapısı çalacaktı ve bu kesinlikle onun korkması için çok iyi bir sebepti. Taehyung'un ani tepkiler vermesinden çok korkuyordu.

Bir süre daha düşündüğünde ilk geldiği an Ye-jun'u görmesinin iyi olmayacağını düşünmüş ve küçük alfayı kucaklayarak yukarı kata odasına bırakmıştı. Şimdi oğlu ile konuşması gerekti. Ye-jun kesinlikle yabancılardan hoşlanmıyordu. O yüzden onları gördüğü anda kötü bir tepki vermesini istemediğinden küçük bir açıklama yapacaktı. Kesinlikle ona baban gelecek demicekti. Bu bir çocuk için psikolojisini kötü etkileyebilirdi. Özellikle Ye-jun gib çocuklar için. Ye-jun 3 yaşında olmasına rağmen çok akıllı bir çocuktu. Bir çok şeyin farkındaydı.

Omega oğlunu yere oyuncakların arasına bıraktığında o da onunla beraber yere oturdu. Ye-jun babasının yere oturmasıyla ona baktı. Evet o kesinlikle zeki bir çocuktu çünkü babasının ona bir şey söylemek istediğini anlamıştı. Bu yüzden de telefonu yere bıraktı ve o da babasına bakmaya başladı. Jungkook sıkıntılı bir iç çekti ve konuşmaya başladı.

Offended / TaekookWhere stories live. Discover now