41

7.5K 747 449
                                    

Ufuk'tan

Duyduğum hiçbir söz beni bu kadar büyük bir hayalkırıklığına uğratmamıştı. Şermin'e mi kırılacaktım Ilgaz'a mı bilememiştim.

Bir yandaki kardeşimdi. Beni olmayan bir insana âşık etmeye çalışıyordu. Aşkın sonunda kavuşmamak olduğunda kalbin ne kadar kırılacağını, üzüleceğini bilerek.

Diğeri de Ilgaz'dı. Çocukluğundan beri tanıdığım, Şermin'in yakın arkadaşı. Son zamanlarda bolca zihnimi meşgul eden kişiydi. Şermin bana inst yapmıştı belki ama Ilgaz nasıl buna alet olmuştu?

O da mı kalbimin kırılmasını, üzülecek olmamı umursamamıştı?

İkisinin de kinini hak edecek ne yapmış olabilirdim?

İkisinden de tek kelime duymak istemiyordum. O kadar fazla bir sinir vardı ki içimde, konuşurlarsa onları da aynı şekilde kırardım.

Gerçi insan değer verdiğine kırılırdı. İkisinin de bana değer vermediği ortadaydı.

Şermin'le aynı evin içinde yaşayan iki yabancıdan farkımız kalmamıştı. Yüzünü görmek istemiyorum desem yalan olmazdı.

Benim bir yalana inanmamı, bir yalan yüzünden güvenimi kaybetmemi istemişti. Bunun açıklanabilir bir yanı yoktı. El ele yapmazdı bunu ama bana kardeşim yapmıştı.

Neyse ki mesaj atan kişiye hiçbir zaman tam olarak güvenmemiştim. Bir de ona güvenip sevgisine karşılık verseydim nasıl olurdum? Şimdiki üzüntümün kaç katını yaşardım?

Otobüs durunca düşüncelerimi terk edip otobüsten indim. Keyifsiz bir şekilde eve doğru yürümeye başladım.

Ilgaz'a değersiz olduğunu yazmıştım. Aksine çok değerliydi benim için. Ama kendisi kaybetmişti beni. Bana böyle bir şey yaptığı için bendeki değerinin her bir zerresini kaybetmem lazımdı.

Ilgaz artık benim için bir hiç olmalıydı.

Zaten 20 gündür yüzünü görmüyordum. Memnundum bu durumdan.

Ben onun babası geldi diye o kırıldı diye günlerce onu düşünmüştüm, mutlu olması için ne yapabilirim diye teoriler üretmiştim. Ama hiç beklemediğim anda onun benim kırılmamı hiç önemsemediğini anlamıştım.

Kalbi kırık bir insan başka kalbin kırılmaması için daha fazla önem göstermez miydi? Ilgaz neden böyle yapmıştı?

Sokağımın olduğu köşeyi dönerken arkamda bir karartı olduğunu fark ederek başımı oraya çevirdim. Ama keşke çevirmeseydim. 20 gündür görmediğim o yüzü gördüm. Benim güvenimi tamamen zedeleyen Ilgaz'ı gördüm.

Beni gördüğünde gözleri büyümüştü. Hatta adım atmayı kesmişti. Umursamayarak geri önüme döndüm. Açıklamasını dinlemek istemiyordum. Daha doğrusu yalanlarını ve bahanelerini dinlemek istemiyordum.

Ben onunla tanıştığım günden beri yarasına basarak onu kırmaktan korkmuştum. Babasıyla ilgili tek kelime etmek istememiştim. Bir kez etmiştim, o da tanıştığumuz gündü. İkimiz de çocuktuk. Sonrasında bir kez bile baba kelimesini kullanmamıştım yanında. Çünkü biliyordum ki Ilgaz ne kadar mutlu bir kız olsa da içinde kırık bir Ilgaz vardı.

O kırık Ilgaz beni kırmıştı.

Annem sürekli Ilgaz'ı gelini olarak istediğinden dolayı olsa gerek bunum olağanlığını düşünmüştüm. Ve kendimd bir engel görmemiştim. Ilgaz'a karşı zaten hep bir sempatim olmuştu. Eğer o beni isterse ben de onu isteyip severim demiştim. Annemlere belli etmemişrim ama kendi kendime Ilgaz ve beni düşünmeye başlamıştım.

Birisi | textingWhere stories live. Discover now