hatır kahvesi;

11 2 0
                                    

 Gece SÖZMEN;

Dünün etkisi hâlâ kafamda neşeli melodiler çalmasını sağlıyordu. Savaş benimle vakit geçirmeyi sevdiğini itiraf etmişti ve bu, uzun zamandır duyduğum en güzel şeydi. Bugün annemle alışverişe gidecektik, oradan da Ferda ablaya kahveye gitmek için sözleşmiştik. Evdeki işlerimizi olabildiğince çabuk halledip çıktık.

"Savaş hakkında ne düşünüyorsun anne?" 

Annemle yan yana yürürken sorduğum soru annemi gülümsetti. "Bu soruyu sormak için dünden beri karın ağrısı çekiyorsun değil mi?" Önümüze çıkan bir kıyafet mağazasına girdi, ben de peşinden. "İyi bir çocuğa benziyor. Sevimli ve aklı başında. Anlamadığım şey, terapiye neden gittiği."

"Korkuyorsun değil mi? Çok sorunlu biri olmasından."

"Evet, anneyim ben."

"Makûl. Mutsuz biri. Gülmekten nefret ediyor, hayatta gülebileceği hiçbir şey olduğunu düşünmüyor. Kaşlarının çatık olmadığı bir an bile yok."

"Ah, ne kadar da zıtsınız." 

Elime bir elbise alıp kabine doğru yürüdüm. "Ne derler bilirsin; zıt kutuplar ve şu tatlı çekim yasası..."

Güldü. Birkaç elbise deneyip bir tanesini aldım. Annem de kendine birkaç gömlek aldı ve işte, alışverişimiz bu kadardı. Ferda ablaya geçmeden önce tatlı almak için yol üstünde bir pastaneye girdik. Bir tane pasta beğendik ve paketlenmesini bekliyorduk ki, içeri giren kişi nefesimi tutmama neden oldu. Göz göze gelmek istemedim, bakışlarımı bambaşka yerlere çevirdim ve görmemezlikten gelmeye çalıştım ama boşuna bir çabaydı çünkü pastayı alıp arkamı döndüğüm anda göz göze geldik.

Gizem. Bütün kalp kırıklıklarımın arasından ilki. Aradan geçen tüm o yıllardan sonra şimdi karşımda ve tam gözümün içine bakıyor. Yutkundum, bir daha, bir daha ve bir daha. Annem de yanımda nefesini tutmuş, her an atağa geçecek bir kaplan gibi bekliyordu. Gizem bir şey söylemek ister gibi dudaklarını kıpırdattı ama buna izin vermek istemiyordum. Yanından usulca geçip dışarı çıktım. Annem de yanımdaydı. Kimse bir şey söylemedi. Yaşanmaması gereken bir dakika yaşandı ve bitti. Yolun geri kalanında annem sustu, ben sustum. 

Ferda ablaların evinin önüne geldiğimizde annem endişeyle bana döndü. Gülümsedim. Bu yeterli bir cevaptı sanırım, bir şey söylemedi. Kapıyı çaldı ve hiçbir şey olmamış gibi içeri girdik. 

"Hoş geldiniz!" Ferda abla neşeliydi.

"Hoş bulduk!" Biz de öyle. 

Günün geri kalanında Eylem'le sohbet ettik -sohbetin tamamı Savaş ile ilgiliydi- ve çok güzel bir gündü. Erdem evde değildi, biz ayrılırken de hâlâ gelmemişti, bu nedenle onu göremedim. Eve döndüğümde yaptığım ilk şey Savaş'ın bana aldığı sütlerden birini içip kitap okumak oldu. Yarın terapide onu görecektim. Sadece bir gün olmuştu ama sanki aylardır görmemişim gibi hissediyordum. Onu özlüyordum. Acaba o da beni düşünüyor muydu? Yoksa benimle tanıştığı için pişman mıydı? Düşüncelerini o kadar merak ediyorum ki... Ama o pişman olsaydı, beni anında hayatından çıkarırdı. Öyle bir izlenim bırakmıştı bende. Evet evet, kesinlikle o da benimle vakit geçirmekten keyif alıyor olmalıydı.

Elimdeki kitaptaki bir satırı yedinci defa falan okuyordum ki, şu an asla kitap okuyacak kadar kafamın burada olmadığını idrak ettim. Aklım tamamen Savaş'taydı, her zamanki gibi. Kitabı usulca kapatıp yatağımın yanına bıraktım. Bir an önce uyumalı, uyanmalı, terapiye gitmeli ve Savaş'ı görmeliydim! Ama uyumak için de çok erkendi. Annem içeride televizyon izliyor olmalıydı. Uykum gelene kadar onunla vakit geçirmeye karar verip odamdan çıktım. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 07, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖKKUŞAĞINA SAHİP GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin