6

746 41 14
                                    

İki kız diğer ders saatine kadar birlikte çalıştıktan sonra öğleden önceki son ders için Pansy toparlanmaya başlamıştı. Zaten sırf Hermione olduğu için bu kadar oturmuştu. Yoksa kütüphaneyle işi yoktu.

Ayağa kalktığında Hermione kafasını kaldırıp baktı.

"Ee derse girmeyecek miyiz? Neden toparlanmıyorsun?" dedi Pansy.

Hermione kolundaki saate bakıp elini alnına vurdu yavaşça.

"Tamamen umutmuşum. Harry'ye de yardım edecektim." dedi. Kitaplarını çantasına rastgele fırkatırken Pansy'ye dikkat etmeden yürümeye başladı.

Öylece arkasından bakakaldı Pansy. Sonra sandalyeye geri oturup ellerini yanaklarına direseklerini de bacaklarına koyup kızın arkasından baktı.

"Benim adım Pansy'yse seni kendime aşık ederim yavrum." dedi. Ayağa kalkıp o havalı yürüyüşüyle kütüphaneden çıktı.

Koridorları geçip bitki bilim seralarına geldiğinde dersin başlamasına kısa bir zaman kalmıştı. Blaise, Draco ve Theo'yla boş muhabbet ederken sabahki anı tekrar yaşadı. Altın üçlü kapıdan girip yerlerine geçtiler.

Kendi aralarında konuşuyorlardı. Ron bir şey anlatırken Harry yüksek sesli kahkalar atıyordu. Hermione ise gözlerini devirmiş önündeki kitaba odaklanmıştı.

Pansy gülümseyerek ona bakarken Profesör Sprout sınıfa girdi. Girer girmez konuşmaya başladı.

"Herkes ejderha derisi eldivenlerini taksın ve bir arkadaşıyla ortak olsun. Bugün Zehirli tentacula'nın zehrini alacağız. Madam Pomfrey onlardan güzel ilaçlar hazırlıyor." dedi.

Ron ve Harry yan yana durup birbirlerine baktılar. Konuşup anlaşmalarına gerek yoktu. Aynı şekilde Draco ve Theo da başkasıyla eş olmazlardı. Blaise Pansy'nin yanına gelip oturdu.

Pansy Hermione boşta kaldığı için onunla eş olmak istiyordu.

"Lan git başkasının yanına, ben gidiyom hatta sen dur." diyip yürümeye başladı.

Blaise arkasından bakakalırken "Ananı sikim, aşkını da sikim, salak ya. Kendim yaparım." diye söyleniyordu kendi kendine.

Pansy kızın yanına oturdu.

"Blaise'le hala iyi değil, sabahki kavga pek iyi olmadı." diye açıkladı hemen. Hermione umursamadan oturmaya devam etti.

Blaise'in yanına Neville geldi. Çocuğun bu derste yetenekli olduğunu bildiği için rahatladı.

Herkes önüne saksılarını çekip uğraşmaya başladıktan sonra Blaise Neville'e bakıp "Makas ve bıçağı ben getireyim." dedi. Neville gülümseyerek baktığında yürümeye başladı.

Amacı iyilik yapmak değildi. Sadece Harry'nin olduğu yerden geçmek istiyordu. Buna rağmen Harry yanından geçen çocuğu fark etmedi. Blaise de geri dönüşte elindeki büyük bıçağı bilerek yere düşürdü. Biraz ses olsun ve dikkat çeksin istemişti. Birkaç kişi dönüp baktı. Harry de bunların içindeydi.

Bu sefer de Blaise görmemiş gibi bıçağı alıp devam etmeye çalıştı. Birden ne yaptığının farkına varıp pişman olmuştu. Hala dikkatini çekmeye çalışmanın anlamı yoktu.

Harry önüne gelince kenardan geçmeye çalıştı. Çocuk konuşmaya başlayınca durdu yerinde.

"Kız olayını yanlış anlama." dedi sadece. Harry başka açıklama yapmadan kıvırcık saçlı çocuğa baktı.

"Anlamadım zaten." dedi Blaise de karşılık olarak.

"Anlamış gibiydin, söylemek istedim."

"Söylemene gerek yok, biliyorsun." dedi Blaise. İçinden lütfen söyle diye geçirse de.

"Benimle konuşmak istemiyorsun sanıyordum. Şaşırdım açıklama yapmana." diye ekledi küçük bir aradan sonra. Harry durup baktı yine.

"Hayır öyle bir şey düşünmedim. Sadece kızgın olduğunu biliyordum. Biraz sakinleşmeni bekledim." dedi sonra.

O sırada Profesör Sprout onları fark etti.
"Oyalanmayın, ders sonunda herkesin ne yaptığına bakacağım." dedi ikisine bakarken.

Blaise Sprout'tan gözünü Harry'ye çevirdi. Bir şey söylemek istese de boş verip geçti yanından. Harry de kendi yerine oturdu. Sadece fazla kırdığını yeni fark etmenin üzüntüsünü yaşıyordu.

***********

Hermione Pansy'ye bakarken gülümsüyordu. Kızın sürekli küfretmesi ve her zaman aşırı sinirli olması komikti. Etrafında Harry gibi bir manyak olunca böyle şeylere alışkındı ama yine de gülmekten alıkoyamıyordu kendini.

Pansy yine elindeki bitkiyi zaptetmeye çalışırken "Granger acaba yardım mı etsen? Sonuçta boşuna iki kişi yapmıyoruz." dedi.

Hermione hemen ellerini uzatınca tentaculanın bir dalı sertçe eline vurdu. Anında eli açılınca Pansy şok içinde bitkiyi bırakıp kızın eline elini bastırdı.

Hermione'nin yüzü buruşmuştu. Canı yanıyordu ve Pansy'nın kanayan yere bastırması işleri pek kolaylaştırmıyordu.

"Hay sikeyim, bir işi de düzgün yapamam zaten." dedi Pansy. Sabahki olayın üstüne bu çok kötüydü.

"Sen bırak, Profesör Sprout'a söyleyeyim de hastane kanadına gideyim." dedi Hermione.

Pansy anında ellerini çekti. Üzüntüyle baktı.

"Senin suçun değildi Parkinson." dedi kız.

"Her şeyi elime yüzüme bulaştırıyorum." dedi Pansy. Hermione konuşmak için ağzını açtığında "Git artık." diyip omuzlarından çevirdikten sonra öne doğru itti.

Hermione giderken arkasından baktı. Yine...

************

Yks çalışacağım ara veriyorum diyip kitap yazmak 🤝 ben

Babamla akşam tartıştık. Ders çalışmıyorsun 200k bile yapamazsın dedi fkekkdkekd

Bende üzüldüm tabi, sonra gönlümü almak için 150k kabul ediyorun kızım. Daha kötü yapma yeter dedi djdkdjdkjd

O kadar şeyden sonra 300k yapıyormuşum tjdksjdıejıddj. Mezuna kalcam bu gidişle. Eğer münasip birini tanıyorsanız evlenedebilirim 👉🏻👈🏻

Hep boş yapıyom aq dkdkkdkdnf. Hadi görüşürüz.

Pansmione//Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin