FİNAL

651 38 4
                                    

Draco ortak salondan hızlıca geçerek yatakhaneye çıktı. Yemek saati olduğu için her yer boştu ve o da Theo'nun yanına gidiyordu.

Son günlerde zaten pek iyi olmayan Theo artık tamamen hastaydı. Ateşi vardı ve öksürüp duruyordu. Draco'nun Madam Pomfrey'e gidelim laflarına kulak asmadığı için de iyileşemiyordu. Aslında sarışın oğlanın kendisiyle böyle ilgilenmesini sevdiği için biraz da naz yapıyordu ama herkes halinden memnunken bundan bir zarar gelmezdi değil mi?

Draco yatakhanenin kapısını açıp içeri girdiğinde Theo Draco'nun yatağında yatıyordu. Koyu yeşil çarşafların üstüne dağılmış siyah saçları ve beyaz teniyle Draco onu görünce derin bir nefes alıp yanına doğru ilerledi.

Her seferinde yaptığı gibi elini alnına koyup ateşine baktı. Fazla sıcak gelmesiyle kaşlarını çatıp yatağa oturdu. Bir eliyle Theo'nun kolunu sarsarken diğeriyle yorganı açmaya çalışıyordu.

"Theo! Theo! Kalk hadi, böyle yatamazsın." dedi.

Theo ne olduğunu anlamaya çalışırak usul usul yatakta doğruldu. Boş bir suratla Draco'ya bakarken, Draco onun bu komik haline gülerek çocuğun elimden tutup ayağa kaldırdı.

"Hadi gel de sana duş aldırayım. Ateşin yükselmesin." dedi.

"HAYIR! Duş almak istemiyorum, çok soğuk zaten." diye geri çekilmeye çalıştı Theo da.

Draco buna izin vermedi, daha sıkı tutarak banyoya doğru ilerlediler. İçeri girdiklerinde Draco Theo'nun kazağını eteklerinden tutarak çıkardı. Theo utanıyordu ama eşofmanını da kendi çıkardı. Sadece boxerıyle kaldığında Draco sanki hiçbir şey görmüyormuş gibi suyun sıcaklığını ayarlamakla meşguldü.

Sonunda istediği gibi olduğunda Theo'yu önüne çekip yavaş yavaş suyu dökmeye başladı.

Theo suyun soğuk oluşuna mı panik yapsın yoksa Draco'nun elinin saçında ve vücudunda gezişine mi bilemediğinden elinden geldiğince hareketsiz duruyordu. Birkaç heyecanlı dakikanın ardından Draco havluyu Theo'ya uzatarak arkasını döndü. Theo da anlayıp boxerını çıkarıp havluyu beline sardı. Draco'ya çok dikkat etmeden yatakhaneye olan kısa mesafeyi hızlı hızlı geçti.

Yatakhane hala boş olduğu için hemen üstünü giyinmeye başladı. Başka bir kazak ve eşofman..

Bu süre zarfında Draco kapının önünde bekliyordu. Theo rahatça giyinebilsin diye.

Yeterince beklediğini düşünüp içeri girdiğinde Theo'nun yatağı düzelttiğini gördü. Sanırım artık kendi yatağında yatacaktı.

"Saçlarını kuruttun mu?" dedi çocuğa doğru ilerlerken.

"Yok, ama böyle daha çok seviyorum." diye konuştu Theo.

"Ama bir daha hasta olursun. Gel bakıyım." diye ona doğru ilerleyen Draco asasını çıkarıp birkaç büyülü söz söyledi.

Theo başında esen hafif rüzgara kıkırdarken Draco'ya bakıyordu. Draco da asasını indirdiğinde gözlerinin içi gülerek bakışlarını saçından gözlerine indirdi.

Birkaç saniye sonra "Artık kendi yatağına gidiyorsun?" dedi sorarak.

"Şey... Gece seni çok rahatsız ediyorum." dedi Theo utanarak.

"Asıl ben seni rahatsız ediyorum. Zaten minicik bir kedi gibi kıvrılarak yatıyorsun." dedi.

"Zaten yataklar küçük." dedi Theo da karşılık olarak.

Draco somurtup "Eğer benimle uyumak istemiyorsan bahane bulmana gerek yok." dedi dolaba ilerlerken. İçinden kısa kollu bir tişört alıp tersini düzüne çevirdi.

Theo arkasından sarılarak "Saçmalama, benden bıkmanı istemiyorum." dedi kafasını omzuna yaslarken.

Draco önüne dönüp kollarını çocuğun etrafında sarıp "Ne zaman senden bıktım ki?" diye sordu.

Theo cevap vermedi. Verecek bir cevabı da yoktu doğrusu.

Draco sessizlikten faydalanarak Theo'nun üstündeki kazağın yerine elindeki ince tişörtü giydirdi. Ardından elinden tutup kendi yatağına çekti. Kollarını tekrar Theo'ya sarıp derin bir nefes çekerek sessizce uzandı.

**********

Final yazamıyorum, kaos da yazamıyorum. Yazdıklarımı tamamlayayım da yeter bu kadar yazı hayatı bana.

Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. İnşallah ne salak bir hikaye bu aq dememişsinizdir dkkdkfkfk

Pansmione//Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin