15

526 32 21
                                    

Blaise ve Harry Slughorn'un partisine gitmemeye karar verdiler. Çünkü Harry hala tam iyileşmemişti ve ikisi de partide onca insan içinde olmaktansa baş başa hastane kanadında olmayı tercih ederlerdi. Blaise, Harry'nin yanından ayrılmaktan hoşlanmıyordu. Harry de çocuk gibi davranmaya bayıldığından vıcık vıcık ama ikisini de fazlasıyla mutlu eden ilişkilerinden memnunlardı.

Pansy ve Hermione ise tek başlarına gidiyorlardı partiye. Ron kavgadan dolayı akşam için cezaya kalmak zorundaydı. Bunu duyan Pansy "Belki birlilte gideriz, yani demek istediğim partner olarak değil ayrı ayrı ama birlikte yürürüz." dedi. Eli ayağına dolansa da Hermione teklifi beğendiği için kabul etti. Pansy kızın yanından ayrılıp Theo'yla kıyafet seçmek için ortak salona doğru yürümeye başladı.

***************

Draco baloya hala Theo'yu götürmek istese bile küs sayıldıkları için konusunu açamıyordu. İlk defa bu kadar uzun süre küs kalan iki oğlan, bu kavganın nereden çıktığını ya da neden bu kadar uzadığını anlayamıyordu.

Yaklaşık bir hafta önce Draco'ya bir aşk itirafı gelince Draco şans vermek ve kızın kalbini kırmamak için kızla dolaşmaya başlamıştı. Theo başta umursamayıp tepkisiz kalmaya çalışsa da birkaç günde Draco'nun onunla daha çok zaman geçirdiğini fark ettiğinde tavır almaya başlamıştı. Draco bu hallerini saçma ve anlamsız bulduğu için uğraşmak istemiyordu, Theo da böyle kâle alınmadığında daha çok tepki göstermesi ve bir ders gidip Blaise'in yanına oturmasıyla tamamen kopmuşlardı.

Draco o sırada kızla konuşmaktan çoktan vazgeçmişti. Çünkü Theo'yu herkesten çok önemsiyordu ve böyle üzülmesi hoşuna gitmiyordu. Yine de bunu ona söylemediğinden barışamamışlardı.

Bu sırada Pansy Hermione'nin yanından doğruca yatakhaneye gelip beğendiği üç dört elbiseyi alıp erkekler yatakhanesine doğru koşmaya başladı. Yaklaştıkça artan seslerden şüphelense de yavaşlayarak yoluna devam etti.

Ayağını kaldırıp kapıyı ittikten sonra içeriye girip kucağındakileri yataklardan birinin üstüne fırlattı. Arkasını dönüp etrafa bakınca ona bakan üç oğlanı görüp genişçe gülümsedi.

Draco kıza takılmadan Theo'ya dönüp "Umrumda değil Theo, sen beni paylaşamıyorsun diye ben diğer herkesle ilişkimi kesmeyeceğim."

"Sanki sana kimseyle konuşma mı diyorum? Sadece bana eskisi gibi davranmıyorsun." dedi Theo. Draco'nun aksine bağırarak konuşmuyordu. Kırıldığı her türlü belliydi.

"Sen olur olmaz her şeye karışıyorsun, kavga edince de ben eskisi gibi davranmıyor mu oluyorum?"  Draco birkaç adım çocuğa yaklaşıp daha da bağırmıştı. Theo irkilse de gerilemiyordu bile. Ayrıca o da sinirleniyordu, yüzü kızarmaya başlamıştı, şakağındaki damarlar belirginleşmişti.

"Sen körsün, pislik herif. Seni ne kadar sevdiğimi bile göremiyorsun. Bana sadece küçük kardeşinmişim gibi davranıyorsun. BIKTIM ARTIK YETER." dedi. Kullanabileceği en yüksek sesle konuşmuştu. Draco, Blaise ve Pansy şok içinde çocuğa bakakalmıştı.

Theo o an ne yaptığının farkına varıp, elleriyle ağzını kapattı. Draco'dan birkaç adım geri gittikten sonra arkasını dönüp omuzlarını düşürdü.

Draco şaşkınlığını atlattıktan sonra derin bir nefes aldı.

"Sen neyi seviyorsun biliyor musun Theo?" dedi. Theo omzunun üstünden çocuğa doğru döndü.

"Sen sadece herkese bağırıp çağıran benim sana bu kadar nazik oluşumu, bana yaklaşmak için uğraşanları reddettikten sonra gelip seninle uyumamı, hatta sana oje sürüp sen uyurken üzerini örtüşümü seviyorsun. Sen beni değil, sana özel hissettirmemi seviyorsun. Ve ilk defa seni biraz ihmal ettim diye böyle büyük kavgalar çıkarıp, beni sevdiğini söylüyorsun." dedi. Sesi öyle yumuşak ve aynı zamanda bomba etkisi gibiydi ki. Theo'nun gözleri her bir sözde daha çok büyüyüp doluyordu.

Sonunda gözünden bir damla yaş düştüğünde Draco kafasını iki yana sallayıp hiçkimseye bakmadan odadan dışarı çıktı ağır ağır. Theo ellerini yüzüne kapatıp hıçkırarak ağlamaya başladığında Pansy çocuğun yanına gidip kollarını ona sardı. Theo da hemen çekilip yatağa girdi. Sesli sesli ağlamaya devam ederken Blaise kafasıyla dışarıyı işaret etti kıza. İkisi sessizce dışarı çıkıp çocuğu yalnız bıraktılar. Herkesin sakinleşmesi gerekiyordu.

***************

Ahh Theo, üzümlü kekim...

Pansmione//Yarı TextingWhere stories live. Discover now