nine, i'll tend to do is think of you

7.7K 982 212
                                    

9} Ellerim sallanmaya başlarken, tattığım tüm şeyin acılığıyla

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

9} Ellerim sallanmaya başlarken, tattığım tüm şeyin acılığıyla. Ve arabam durmayacak, çünkü frenlerin tellerimi kesiyorum. Kaderime tutunuyorum.

the lumineers, morning song

Ona hislerimi açmanın beni bu kadar hafifleteceğini bilmiyordum, şimdi yatağının kenarında bağdaş kurmuş haldeyken uyuyan onu izlemek, kilometrelerce koşmanın ardından durmuşum hissi veriyordu.

Nefes alabiliyordum ama aldığım nefesler, acıtıyordu.

Hislerimi söylediğim anda bir şey demesini beklememiştim, o da konuşmadı, yorganın altından çıkardığı küçük beyaz eli, yatağın üzerindeki elime tutundu ve uyuyakaldı.

Titriyordum ama bunun sebebi hakkında hiçbir fikrim yoktu. Üşümüyordum. Bir insan başka neden böyle deli gibi titrerdi?

Korkudan.

Korkuyordum.

Jeongguk'u kaybetme ve onu bir daha görememe düşüncesi beni öyle bir kabusun içine sürüklüyordu ki, parmak uçlarıma kadar titrememe engel olamıyordum. Bu kasabaya adım attığım andan beri sanki ben, sadece ona bağlıydım. Yaşamım da ölümüm de, onun ellerindeydi.

İlk gördüğüm andan beri onun öleceğini biliyordum ama hiç oturup, o ölürse ne yaparım diye düşünmemiştim. Şimdi boşta olan elim ile saçlarıyla oynarken bunu düşünmeden duramıyordum.

Bu kasabaya beni bağlayan hiçbir şey kalmazdı, Merkez'e mi dönerdim yoksa çekip gider miydim her şeyi geride bırakıp? Keşke Minseok'u alma şansım olsa, ona gerçekten iyi bakardım.

Bir eşim olmadığı için hiçbir zaman çocuk hayali kurmamıştım ama onları seviyordum, bir çocuğa baktığım anda içimde tatlı bir mutluluk oluyordu. Minseok'un etrafımda olmasından hoşlanma sebeplerimden biri buydu, çocukları seviyordum. Jeongguk'u çok benziyor olması, ikinci sebepti, ona baktığım anda küçük bir Jeongguk görüyor gibi hissediyordum.

Alnmı yatağa yaslarak nefeslerimi kontrol etmeye çabaladım, Jeongguk rüyasında ne görüyordu bilmiyordum ama parmakları sıkıca elime tutunuyordu, anlamsız mırıldanmalardan bir şeyler seçmek zordu.

Başımı kaldırarak yüzüne baktım, başı yastıkta hafif kıpırdandı, "Jihoon." dedi, kısık ama biraz öncekilerinin aksine anlaşılır bir şekilde. Gözleri sıkıca kapandı, bir şeyi görmek istemeyen bir çocuğa benziyordu. Onun adını yeniden mırıldandı, tırnağı elimi çizdi, kaşları çatıldı.

"Beni bırak."

Bunu bana söylediğini düşünerek elimi çekmeye çabalasam da buna izin vermedi, tırnağı daha derin bir kesik bıraktığında kanamaya başladı. Benim mi onu bırakmamı istiyordu, yoksa Jihoon'un mu? İkisi de olamaz gibiydi, Jeongguk'un sesi o kadar çaresiz çıkmıştı ki, onun için ağlayan ben bile kaybolup gitmiştim sesinde.

touch it' taekookWhere stories live. Discover now