thirty seven; smells like gardenias wild at your feets and i nourish you hazily

6K 743 271
                                    

37; Ayağınızın dibindeki hançerler gibi kokuyor ve seni tehlikeli biçimde besliyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

37; Ayağınızın dibindeki hançerler gibi kokuyor ve seni tehlikeli biçimde besliyorum.

-

Minseok'un doğum günü.

Herkes evin içinde telaş ile hazırlıklar yaparken Minseok bir köşede oturmuş, bize bakarak gülerken elindeki pamuk şekeri yemeye devam ediyordu. "Baba." diye seslendi Jeongguk'a, "Pastamı arabalı yaptınız değil mi?" Jeongguk omuz silkerek istediği her şeyin gerçekleştiğini söylerken gülmeden duramadım. Jeongguk bir haftadır sadece onun doğum gününü organize etmek için uğraşıyordu ve kafayı yemek üzereydi. "Kim Taehyung, gülmek yerine bana yardım etmeye ne dersin?" diye sordu Jeongguk, balonları asmaya çabalıyordu ve birazdan delirecekmiş gibi görünüyordu. Masanın üzerinden kalkarak onun yanına ilerledim, kollarımı beline dolayarak ona sarılırken "Sırnaşma, yardım et. Çok sinirliyim." derken o kadar sevimli görünüyordu ki, ona sırnaşmadan duramıyordum.

Balonları ve geri kalan süsleri astıktan sonra kendini koltuğun üzerine bıraktı. Ona soğuk içecek götürmek için salondan ayrıldığımda gözlerim koridorun sağında kalan odaya takıldı. Onu ilk kez orada, yorganın altında acı içinde kıvranırken görmüştüm. Ona aşkımı orada itiraf etmiş, onu sevmiş, acı içinde güzel anılar elde etmiştik. Mutfağa ilerlerken oda arkamda kaldı, dolaptaki taze meyve suyunu alarak büyük su bardağına doldururken buraya geldiğim ilk gündeki Kim Taehyung'tan ne kadar farklı bir insan olduğumu görmek beni şaşırtıyordu. Değişen tek ben değildim, hayatımdaki herkes bir şekilde bu değişimin içinde kendi değişimlerini yaşamışlardı.

Jeongguk bardağı elimden alırken teşekkür etti, kendimi onun yanına bıraktım. "Baba, Yoonha gelecek, değil mi?" Minseok koltuğa yatarak bana sorduğunda elindeki araba ile oynuyordu, son günlerdeki en büyük hevesi arabalar olmaya başlamıştı. "Evet bebeğim, Seokjin ve Yeonha onu alacak." dedim, arabası ile oynamaya devam ederken Bayan Hwang odaya girdi, pastanın geldiğini ve Minseok'un tam istediği gibi olduğu haberini verdi. "Büyüyünce kocaman bir araba alacağım, Jihoon babam kocaman arabaları severdi." Minseok'un onun hakkında konuşması hoşuma gidiyordu, onu unutmasını istemiyordum. Jihoon aklının bir köşesinde yaşamaya devam etsin ve babasını bilsin istiyordum.

Boş bardağı masanın üzerine bırakarak kollarımın arasına sığındı Jeongguk, çok fazla yorulmuş olduğunun farkındaydım. Minseok'un babası olmadan ilk doğum günü olduğu için onun mutluluğunu istiyordu. Onları anlıyordum, hayatlarındaki en değer verdikleri insanın yokluğu ile başaçıkmaya çabalıyordu ikisi de. Minseok'un uykularında mırıldandığı "baba"nın ben ya da Jeongguk olmadığı aşikardı. "Taehyung." dedi Jeongguk beni dürterek, anıların içine daldığımın bile farkında değildim. Düşünceler içinde sürüklenip duruyordum günlerdir. "Efendim, bebeğim?" dediğimde güldü, başını göğsüme yaslayarak gözlerini kapadı.

touch it' taekookWhere stories live. Discover now