thirty four; un sourire peut bâtir tout un empire

6.3K 739 69
                                    

34: Bir gülümseme, imparatorluk inşa eder

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

34: Bir gülümseme, imparatorluk inşa eder.

-

Mutluydum.

Jeongguk'un içinde bulunduğu kızgınlık dönemi boyunca defalarca kez sevişmiş, beraber uyumuş ve birbirimizi tanımak konusunda sağlam adımlar atmıştık. Yatakta uzandığımız, ormana kısa yürüyüşler yaptığımız, Jeongguk'u banyoda küçük bir çocuk gibi yıkadığım tüm anlar boyunca ikimiz de bunun doğruluğu konusunda şüpheye düşmemiştik. Neden eş olduğumuzu anlıyorduk, birbirimize bu kadar deli olmamızın sebebini ve yanından ayrılmamak için her şeyi yapabileceğimi. Aşık olduğumu hissettiğim tüm anlardan daha farklıydı hislerim, onu tamamen hücrelerimde hissediyordum. Dokunduğum anlarda alev alan tenini, ona daha fazla dokunmam için yalvarışlarını, Alfa kurdunun beni sinirlendirişini ve önümde diz çöküşünü.

"Orada dikilmek yerine yardım etmeye ne dersin?"

Jimin dudak büzerek sorduğunda içinde boğuluyor olduğum düşüncelerimden sıyrıldım, Hoseok'un evinin hemen yanındaki bahçeli evi tutmuştuk ve içini yerleştiriyorduk. Jeongguk ile ormandaki kulübeye kapandığımız anlarda çocuklar boyama işini bitirmiş, evin içi temizlenmişti. İlk gelişimin aksine bu kez kasaba halkı tarafından büyük bir saygı ile karşılaşmış olmam beni bile şaşırtmıştı, herkes evin yerleşimi için yardım etmek istiyordu. "Abi." Yoonha gömleğimin eteklerini tutmuş çekiştirirken ona baktım, üzerinde Minseok ile aynı bir kot tulum, minik Delta'nın mavi çizgili tişörtünün aksine pembe bir çizgili tişört giyiyordu. Onu böyle giydirenin Yeonha olduğuna emindim. "Efendim bebeğim?" diye sordum, onu kucağıma almam için kollarını bana uzattığında istediğini yerine getirdim. Odanın kapısını göstererek "Gidelim." dedi, gülümsedim, odanın dışındaki uzun koridora çıktığımızda en köşede kalan odaya ilerledik.

Oda küçüktü, tavanında bir sürü yıldız yapıştırılmış ve camı arka bahçedeki meyve ağaçlarına bakıyordu. "Bu oda benim odam olsun mu?" diye sordu, neşeli görünüyordu fakat hâlâ hastalığını üzerinden atamamıştı. Merkez birkaç gün içinde annesini salacaktı ve ona adresimizin olduğu bir mektup yazarak göndermiştim. "Elbette olabilir, Yoonha-ya." dedim, gülerek kucağımdan indi ve odaya koyacaklarını anlatmaya başladı. Onu izlerken tuhaf hissediyordum, bu odada kaç gece yatma şansı olacaktı ve ben onu bir daha ne zaman görebilme şansına sahip olacaktım? "Baba!" Bu kez Minseok benim gömleğimi çekiştirirken onun ne zaman odaya geldiğinin farkında bile değildim.

"Benim odam neresi olacak?"

Omuz silkerek ona bakarken dikkatli bir şekilde beni izliyordu. "Senin neden burada odan olsun ki?" Yoonha'nın sorduğu soru Minseok'un gözlerinin dolmasına sebep olurken yeniden aynı yaşlardaki iki güçlü kurdun arasında kalmıştım. Hem iyi anlaşıyor, hemde çok fazla kıskançlıkları vardı. "Minseok-ah, hemen yanındaki odayı sana hazırlarız." dedim, Yoonha dudak büzerek bize bakarken ikisinin yeni bir tartışmaya başlayacağını anlamamak zordu. "Seokjin size dondurma alacakmış, gidip onu bulalım." diyerek odadaki gergin havayı dağıttım, ikisi koşarak koridora çıkarken dondurmanın çözemeyeceği hiçbir şey yoktu bu iki minik için. "Dondurma alıyormuşum?" diye sordu Seokjin ben odadan çıktığımda, koridorda duruyordu ve hemen önünde duran iki miniğe bakıyordu. Durumu fark eden Yeonha, eşini çekiştirerek evin dışına sürüklerken iki çocuk da Seokjin'i bacaklarından itiyordu çünkü ancak o boya yetişebiliyorlardı.

touch it' taekookWhere stories live. Discover now