eighteen, the fountains and waters are begging just the know ya

6.9K 921 62
                                    

18 • Çeşmeler ve sular, sadece seni bilmek için yalvarıyorlar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

18 • Çeşmeler ve sular, sadece seni bilmek için yalvarıyorlar.

troye sivan, bloom

Merkez Hapishanesi'nin dar koridorunda ileri geri adımlarken Yoonha sandalyeye oturmuş, pembe elbisesinin etekleri ile oynuyordu. Onları ikna etmek zor olsa da, Yoonha'nın vasisi ben olduğum için pek direnememişleri ailesini görmesi konusunda.

Üzerine giydiği mavi üniformasının sağ cebinin üzerinde kalan siyah kurt armasına takılı gözlerimi kaldırarak görevlinin berrak yeşil gözlerine baktım, "Gelebilirsiniz." diyerek tamamı demir kaplı kapının hafif aralık kısmını işaret etti. Sandalyede oturan Yoonha yerinden kalkarak parmakları elime sıkıca tutundu, görevli geçmemiz için kapıyı biraz daha geriye doğru açtı ve bakışları üzerimde gezindi.

Uzun koridor boyunca duvarlarda eski zamanlara döndüğümü hissettiren meşaleler asılıydı, Yoonha onlardan korkarak daha çok bana sığındığında gülümsemeye çabaladım, yeni bir demir kapı geriye doğru açıldı ve minik odaya çıktık.

Beyaz duvarları tavana yakın konumlandırılmış küçük, enine geniş pencereler kirletiyordu. Bizim girdiğimiz demir kapının tam karşısında bir başka demir kapı kalıyordu. Odanın ortasında yine bembeyaz bir kare masa, etrafında ise karşılıklı ikişer sandalyeler vardı.

Yoonha'yı oturması için sandalyelere yönlendireceğim sırada arkamızda kalan demir kapı gürültü ile kapandı, Yoonha sıkıca elime tutunurken dizlerimin üzerine çöktüm. "Burası soğuk." diye mırıldandığında elimi nazik bir şekilde elinden çektim, üzerimdeki kahverengi hırkayı çıkartarak ona giydirdiğimde hırka yere değiyordu. arkadan uzun kısmını onun beline gelecek şekilde bağladım ve önündeki düğmeleri ilikledim.

Ben onun kollarını kıvırırken demir kapılardan diğeri gıcırtılar çıkararak odanın içine doğru açıldı, Yoonha benden uzaklaşarak kapıda beliren mahkum giysisi içindeki annesine koydu. "Anne, ben seni çok özledim." dedi kolları ona dolanırken, gri tulumun içindeki kadının sol göğsünde mahkum numarası yazıyoru, kahverengi saçları kısacık kesilmişti ve gözlerinin altlarındaki morluklar iç geçirmeme sebep oldu.

Kadın Yoonha'yı kollarına alarak sandalyeye ilerlerken onun saçlarını öpüyor, yüzünü okşuyordu ve burada, kendimi fazlalık gibi hissetmekten alıkoyamadım kendimi. "Ne zaman evimize gideceğiz?" Yoonha'nın sorusu kadının gözlerinin dolmasına sebep olurken "Çok az bir zaman kaldı, meleğim. Burada biraz daha işim var." dedikten sonra yanaklarını öptü, "Sen iyisin, değil mi?" Yoonha başını sallayarak onun kollarına sığınırken sırtımı soğuk duvara yasladım.

"Taehyung bana çok iyi bakıyor."

Kadının gözleri ilk defa beni bulduğunda bakışları rahatsız edici olmaktan uzaktı, minik bir şefkat duygusu bile içimde ters teperken bakışlarımı çekerek göz kontağını bozdum. Babamın annemi mühürlememesinin oradaki kadın ile hiçbir ilgisi olmadığını biliyor olsam da benim için bazı şeyleri kabullenmek zordu, hayatım boyunca bir yalanın içinde sürüklenirken kalkıp o kadına ya da babama karşı bir merhamet duygusu yeşertemiyordum.

touch it' taekookWhere stories live. Discover now