ZAMAN

41 18 24
                                    

Dilerim beğenirsiniz.

Zaman, sürekli suya benzetilir. Su sürekli akar. Dur durak bilmeden. Bazen yağmur yağar ve nehrin akıntısı hızlanır. Yada hiç yağmur yağmaz nehir kurumamak için akıntısını yavaşlatır. Olur da yağmur yağmaz ise nehir kurur.

Nehir, insan. Içinde akan su ise insana biçilmiş ömür.

Elya, dün gece Ömerle gec vakite kadar restoranda zamanlarının çoğunu aralarına sessizliği misafir ettiler.

Elya karşısındaki adamın çaresizliğini karşı yüzündeki kırgınlığı sildi. Içindeki kırgınlığa ise yetigi kadar toprak attı. Belki herkes için basit bir kırgınlıkmış gibi gelebilir. Fakat herkesin zayıf bir noktası vardır. Elya'nın ise zayıf noktası güven.

Dudaklarinin kenarina hafif bir tebessümle Omeri yurdun önünde uğurlayıp her zamanki köşesine çekildi. Ruhu karaladığı defteri, Göz yaşı ise ruhunu karalayan mürekkep. Dün o ruhu karalayacak bir defter olmadı. Şimdi ise ona ait olmasa da binlerce kitabın içinde....

Sabah namazından sonra bulutların ardına saklansa bile ortalığı aydınlatan güneş ile birlikte iş için hazırlanmaya başladı. Kısa süren hazırlığının ardından geç kalmamak için servis durağına yöneldi.

Kısa sürede gelen servisle cam kenarına oturdu.

"Vay be unutmuşuz"

Yanında duyduğu tanıdık ses ile dalmaya hazır olduğu düşünceler ondan uzaklaştı.

"Anlamadim"

Halime spor ayakkabı bağaciklarini bağlamak için öne doğru eğildi.

"Diyorum ki hiç haber vermeden gidiyorsun."

"Kusura bakma unutmuşum"

Elya mahçup olmuş bir ifadeyle ona bakan kadına bakıyordu. Bu aralar kafası o kadar dağınık ki sağ salim yurttan çıkıp geri döndüğüne şükrediyordu.

Onun bu halini en yakınlarının dikkatini çekse bile üstelemiyorlardı.

Kafasını olumlu bir şekilde salayan Halime yarım bıraktığı işine devam etti.

Kısa süren yolculukla beraber iki arkadaş servisten indi.

"Ne olduğunu bilmiyorum ama bu halin hiç hoşuma gitmiyor."

Elya sustu. Yüzünde taşıdığı somurtkan ifadeyle fuar alanına gittiler. Elya her zamanki yerini alırken Halime de kendi yerine geçti.

$$$$$$$$$$$$

Bugün daha çok kalabalık olan fuar alanına çoğunlukla öğrenciler yer almıştı. Kendi sınıfında zamanla kaynaştığı arkadaşları da gelip onunla biraz sohpet ettikten sonra bir iki kitap alıp gitmişlerdi. Öğleden sonra yine kendi standinı düzeltirken önüne bir gölge düştü.

Kafasını kaldırdı.
O günden sonra hasta olan adamı arkasında bırakmıştı. Durumunu öğrenmek için ise hiç aramamisti. Şimdi karşısında görünce mahçup olma hissi benliğini sardı.

"Özür dilerim."

"Niçin"

Dudağının kenarında hafif beli olan gamzesi ve yüzünde taşıdığı sevecenlikle karşısındaki kadına baktı. Aslında, onu arayıp sormadigi için yüreğinde büyümeye devam eden fidanın dalı kırılmıştı.

"Bir defa bile olsa nasıl olduğunu sormadığım için yada evinden o sekilde cikip gittiğim ıçin"

Sıralanan cümleleri duydukça yüreğinde kırılan dalın yerine başka bir dal yeşermeye başladı.

ARAFTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang