TOHUM

77 24 16
                                    


Ömer, tüm hikayeyi derine inmeden anlatmıştı. O anlatıķça Elya yaşadığı herşeyi yeniden yaşıyormuşcasına gözünde canlandı. Kasım'ın ona yaptıkları...

Azad duyduklarıyla nasıl bir tepki vereceğini şaşırdı. Şimdi anlamıştı. Elya'nın Kasım denen adamdan neden bu kadar korktuğunu. Peki gerçekten bugün gördüğü kişi kasım ise ne yapacaktı.

"Yarın ilçeye gittiğimde öğrenir öğrenmez sana haber veririm"

Elya, Ömer'e minnetle bakıp başını 'tamam' dercesine saladı.

Kapıdan gelen kilit sesinden kısa süre sonra içeriye Aysel ve oğlu Yusuf salona geldiler.

Yusuf tekli koltukta oturan Elya'yı görünce gülümseyerek yanına doğru yürüdü.

"Anne çok zalimsin. Niye bana Elya'nın geleceğini söylemedin. Ona göre şık giyinirdim"

Elya'nın yanındaki tekli koltuğa oturacaken ensesinden biri tarafından tutuldu.

"Seni şöyle Azadın yanına alalım"

Yusuf kafasını Ömer'e çevirerek,
"Iznin olursa oturabilir miyim?" Dedi.

Ömer hayır anlamında kafasını salladı. Yusuf tekrar konuşacaken
araya giren Aysel konuşunca  ikisi de sustu.

"Elya kızım hoşgeldin"
Elya gülümseyerek konuştu.
"Hoşbuldum Aysel abla"

Aysel ona bir anne gibi tebessüm etti.
Herkesin üzerinden gözlerini gezdirerek emir içeren ses tonuyla

"Hadi herkes sofraya. Yemekler soğudu" dedi.

Komutu alan herkes sofraya doğru yürüdü. Aysel çorbayı getirmek için mutfağa yönlenirken; önde Azad, arkasında Elya, onun da arkasında ensesinden hala Ömer tarafından tutulan Yusuf vardı. Herkes yerine oturdu. Aysel kısa sürede mutfaktan dönüp  çorba kaselerini doldurmaya başladı. Arada bir Aysel hanımın soruları ve Yusufun espiri halleriyle yemekler yenildi.

Elya, Aysel hanıma sofrayı toplamak için yardım edince Azad da onlara katıldı. Yusuf ve Ömer  ise salona geçtiler.

Kısa sürede el birliğiyle sofrayı topladılar. Demlenen çay ve çerezlerle salona geçtiler.

Sephaya çayları koyan Elya Ömer'in yanına oturdu.

"Ömer oğlum yarın saat kaçta gidiyorsun"

Aysel hanımın sorusuyla elindeki sıcak çayını eski yerine bırakarak yanıtladı.

"Sabah erkenden gitmem gerekiyor" Elya'nın bugün yaşadığı olay olmasa öğleden sonra gitmeyi düşünüyordu fakat birşeyler öğrenmek için erkenden gitmesi gerekiyordu.

Aysel bu sefer yönünü Azada çevirerek yumuşak ses tonuyla konuştu.

"Sen ne zaman gideceksin"

"Bu dönem eve gitmeyi düşünmüyorum abla. Yaz tatilimi rahat geçirmek için dersleri geçmem şart"

Ömer'in karşısında oturan Yusuf   sehpa üzerindeki çayını alarak, kuruyan boğazını içtiği bir yudum çayla nemlendirdi.

"Helal be! Yerinde olsam okul bile okumazdım. Nasıl olsa zenginsin"

Elya şimdi anlamıştı. Azad'ın altındaki lüks cip, bu ev ve o şık restorant...

Bir insan bu kadar zengin ise peki neden devlet üniversitesinde okumak isterdi ki? Elya bu soruyu merak ediyordu. Sormak istese de hadi olmadığı için soramıyordu.

Bir saatlik çay sohbetinden sonra Elya    iki gün sonra memleketine gidecek olan Aysel ve Yusufla vedalaştı. Azad ve Ömer'le binanın dışına çıktı. Arabanın anahtarını Ömer'e veren Azad, Elya'ya iyi geceler dedikten sonra tekrar eve gitmek için binadan içeriye girdi.

ARAFOnde histórias criam vida. Descubra agora