MÜCADELE

96 26 30
                                    

Multi Medya Elya'nın giydikleri.😊

Iyi okumalar😍

Bazen, birşeyleri gözümüzde ağrı dağı kadar büyüturüz. Bunun en büyük sebebi ise kendimizce sıraladığımız bahanelerdir. Her sıraladığımız bahane ne derecede korkak olduğumuzu gösterir.
Halbuki bir adım atsan gerisi kendiliğinden gelir.

Elya bugün son vize sınavına girip haftayı noktaladı. Nasil halederim diye kafasini fazla yormasa de Bir hafta ona işgençe gibi gelmişti.
Sınav haftası başladı mı, bitmek için bazen saatler sayılır bazen de dakikalar.....

iki bölümü güz ve aynı üniversite de okuduğu için bir haftada on yedi tane sınava girdi. Kesişen sınav saatlerini ise bir şekilde hocaya ulaşıp durumunu anlatınca; sadece bir saat sonra sınava alabileceklerini söylediler.
Günde sadece dört saatlik uyku ile bazı günler beş sınav bazı günler üç sınava giridi. Sabaha karşı uyuyup iki saat uyku uyuyup zor da olsa alarmla beraber uyanıp sabah namazını kıldıktan sonra kalkıp ders çalışarak son tekrarı yapıyordu.

Şuan sahilde oturmuş gölü izlerken şu bir haftayı gözünde büyüttüğü kadar olmadığını anladı. Mücadele edilse insan evladının yapamayacağı hiçbir şey yoktur.

Derin derin nefes alıp oturduğu taşların üzerinde ayakkabılarını çıkardı. Biraz daha taşların aşağısına inip ayaklarını buz gibi gölün suyuna soktu.

Gözlerini karşıya dikip düşüncelere daldı. Ömer'e olayı anlattıktan sonra beraber hastaneye gittiler. Ömer'in kolundan alçısı çıkarıldığında bile sevinememişlerdi. O gün birbirlerinden ayrıldıkları zaman sadece yüzlerine takındıkları sahte bir tebessüm ile 'görüşürüz' deyip ayrıldılar. Ömer'in sessizliği Elya'yı da sessiz kalmasına neden oldu. Azad ise iki sesiz insanın içlerinde yaşadığı savaşta yalnız bıraktı.

Ömer içinde yaşadığı savaşı ertesi güne kadar son verdi. Elya ona o zamana kadar anlatamadysa bir bildiğinin olduğunu düşündü. Yaşananları öğrendikten sonraki günlerde, hergün Elya'yı arayıp durumunu sorar kısa da olsa içinin rahatlaması için yeterli oluyordu.

Ne kadar itiraz etse de Aysel hanımın ısrarlarına dayanamadı. Ömer sınavdan sonra evine gitmeden onlara misafir olmayı kabul etmişti.

Yanında hissettiği kıpırtı ile kafasını çevirdiğinde karşısında gözleri ışık görmüş gibi parlayan ve dudağının kenarında hafif bir tebessümle ona bakan Azadı görünce yüzünde uzun süreli bir şaşkınlığa neden oldu.

Elya'nın uzun süre ona aynı ifadeyle baktığını görünce espirili bir ifadeyle yerinden kalkmaya çalışarak
"Rahatsız olduysan gideyim" dedi.

Gelen sesle kendini toparlayan Elya ses tonundaki espriyi anlamayıp sadece kulağına gelen kelimeler ile refleksle Azadın kolundan tuttu. Aslında amacı ona rahatsız olmadığını söylemekti fakat bir haftanın yorgunluğu ve o an dalgınlığıyla ne yaptığının farkında değildi.

Kolunda hissettiği ele baktı. Daha sonra bakışlarını Elya'nın yüzüne çevirdi. Yüzünde oluşan tebessüm ile bakınca; Elya ne yaptığının farkına vardı. Hızla elini Azadın kolundan çekip içinden küfürler etmeye başladı. Utangaç sesiyle;

"Şey, ben özür dilerim"

Azad tekrar kalktığı yere oturdu.

"Rahatsız olmadın mı?"
Önündeki göle bakarak
"Hayır. Olmadım." Dedi.

Aldığı yanıtla kafasını sallayıp o da gölün diğer tarafındaki dağları seyretmeye başladı.

"Sende mi gölü seyretmeye geldin?"

ARAFWhere stories live. Discover now