Aç Kurt

21 1 0
                                    

Karşısındaki adama şaşkın bir şekilde bakmaya devam etti. Onun oraya gelmesi normaldi ama bir anda karşısında görmek....

Kendini toparladı.

"Kusura bakma Azad, bir anda seni görünce şaşırdım."

Azadın gülümsemesi gözlerinde görünecek kadar derindi. Onu yeniden görmek kalbine iyi gelmişti. Ruhu eksik olan yanını bulmuş gibiydi.

"Estağfurullah."

Elya sandalyesine oturdu. Tüm gün ona eşlik eden çantasını masanın köşesine bıraktı.

"Ikinizi bir arada, burada görmek... Bir sıkıntı yoktur inşallah."

Ömer hemen ititraz etti.

"Hemen evhamlanma. Sınavın nasıl geçti?"

"Sizlere ömür."

Dudaklarını büzerek sarf ettiği kelimeler Azad'ı güldürdü.

"Yine özlü bir cümle kurdun"

"Yani bütlere kalma ihtimalin var mı?"

Ömer'in sorusu üzerine Elya ona döndü.

"Ihtimal değil kesin."

Ömer'in bir anda yüzü düştü . Istemeden de olsa bunu dışına yansıtmıştı.

"Yüzün niye düştü?"

Elya durumu farkettiğini anlayınca Ömer toparlamaya çalıştı.

"Aklıma başka bir olay takıldı."

Elya, aklındakini söylemeden Ömeri rahat bırakmayacağını belirtircesine ismini andı.

"Ömer"

Pes eden Ömer olanları açıkladı.

"Sen eğer sömestr tatilinde burada kalacaksan seni burada yalnız bırakamam bu nedenle de köye gitmiyorum."

"Sen gideceksin ve beni merak etmeyeceksin. Halamın seni ne kadar çok özlediğini az çok tahmin edebiliyorum."

"Olmaz. Seni buarada bırakamam."

"Birazcık hatrım varsa beni dert etme ve git. lütfen!"
Icine sinmese olumlu şekilde kafasını salayan Ömer'in yüz ifadesini değiştiren Azad'ın sözleri oldu.

" merak etme ben buradayım."

Azadın içindeki güzelliği , arkadaşlık yaptığı süre boyunca öğrenmişti. Fakat Elya'nın ona yük olmasını istemiyordu. Ne yazik ki bu sefer elinden bir şey gelmedi. El mecbur kabul etti.

"Peki! Mecbur olmasam gitmezdim."

Elya, Ömer'in giderken gözünün arkada kalmaması için yüzüne tebessüm kondurdu.

"O benim yerimi bilmiyor. Dışarda işim olmadıkça yurttan çıkmam. Bir sorun olursa hallederim..."

Gözleriyla Azadı göstererek konuşmasına devam etti.

"Azad'a burada."

Aslında yalan söylemişti. Kasım onun yerini biliyordu. Onu iki defa görmüştü. Her ne kadar yanlış gördüğünü söyleseler de gördüklerinden emindi. Içi rahat bir şekilde gitsin diye yalan söylemişti. Olur da tekrar yanına yaklaşırsa tek yapacağı Allah'tan yardım istemek.

Azad'ın, onun yüzünden başının belaya girmesine izin veremezdi.
Gözlerinin içindeki istek ve mutluluk yok olmasın diye, kullanmıştı o cümleyi.

Hep beraber kahve içtiler. Elya ve Ömer kendi düşünceleriyle savaştaydı. Azad ise kalbiyle.

Arada ortaya atılan iki üç cümlelik kahve keyfi kısa sürdü. Çıkmak için hazırladılar. Kafenin kapısına doğru Ömer, en önde Elya hemen arkasında yürüdü.

ARAFWhere stories live. Discover now