KORKU

177 37 33
                                    

Ne kadar gercek bir hayat hikayesi olsa da İlk kitabim olduğundan defalarca silip doğru kelimeler kullanmaya çalışarak yazıyorum...🙂

Iyi okumalar 😊

Elya telefonda aldığı haberden sonra hastaneye gitmek için servise bindi.

Içinde oluşan korkuyla nasıl gittiğini ise farkında değildi.

Kaç gündür başındaki olaylardan dolayı sadece bir defa telefonda konuşmuşlardı.

Servisten inip hastane kapısına doğru giderken bile korkusu onda oluşturan çaresizliğe sebep olmaya başlamıştı.

'Ya başına birşey geldiyse' düşüncesinden kendini alamıyordu.

Halâ'sının tek oğlu, gözbebeği, canıydı; Elya'nin ise sırdaşı, emaneti, babasından sonra ona dağ olan abisiydi.

Elya kısa sürede danışmadan Ömer'in kaldığı odayı öğrenir öğrenmez odanın olduğu kata gelip gözlerini oda numaralarından dolaştırarak odayı buldu. Beklemeden içeriye girdi.

Karşısında hastane yatağında bir kolunda serum diğerinde ise yarıya kadar alınan alçıyla uyuyan Ömer'i gördüğünde korkudan başlayıp başka duygu seline neden olan duyguları yok olup sessizce ağlamasına neden oldu.

İçınden şükür ederek sandalyeyi ömer'in yatağına yaklaştırıp onu izledi.

Ömer, belli bir ağlama sesiyle uykusundan uyanıp gözünü yanındaki surette döndürdüğünde; şefkat, üzüntü ve daha birçok duygu barındıran gözleri görünce Elya'ya gülümseme' den edemedi.

Onun için ne kadar çok endişelendiğini az çok tahmin edebiliyordu.

" şşşş sakin ol ben gayet iyiyim" diyen Ömer'e, Elya; ağlamasından dolayı korku ve titremeye sebep olan sesiyle merak ettiği soruyu sordu.

"Nasıl oldu da bu hale düştün" dedi.

Ömer önce serum takılı olan kolunu Elya'nın gözlerinden yanaklarına inci tanesi gibi akan yaşları silip sonra şefkatli bir sesle;

"Azad'la beraber bahçeye çıkarken ayağım kaydı ve merdivenlerden düştüm" diye yanıtladı.

"Şimdi nasılsın, doktor ne dedi"

"Sadece kolumda kırık var o kadar. Kafamı çarpmamdan dolayı ne olur olmaz diye bu akşam da burada misafirim."

Elya derin bir nefes alıp;
"Şükürler olsun" dedi.

"Sana kim haber verdi"

Elya omzunu silkeleyip karşısındaki adamın sorusuna beden dilinden sonra sözcüklerle de belirti.

"Bilmiyorum. Biri beni senin telefonundan arayıp 'Ömer hastanede' deyince gerisini dinlemeden servise binip hemen geldim ."

"Büyük ihtimalle Azad'dır. Ona kaç defa kimseyi arama dedim"

Elya son akan göz yaşlarını elinin tersiyle silip, sistemli sesiyle konuştu.

"Beni bile mi?"

"Evet seni de çünkü endişelenmeni istemiyorum"

"Hani biz sonuna kadar kardeştik. Bugün benim başıma da bir olay gelse gelmez misin?"

"Gelirim elbet"

"O zaman bundan sonra başına ne gelirse gelsin bana haber vereceksin, yoksa ben de sana söylemem"

"Tamam" deyip Elya'ya şefkatle baktı.

ARAFWhere stories live. Discover now