Bölüm 11.

1.3K 187 95
                                    

Evin sakinleri için oldukça yoğun bir gün olduğundan derin bir uyku çekiyorlardı. O sırada Akutagawa kardeşini nasıl alabileceğini planlıyordu. Bu saatte kapıyı çalarsa ne ile karşılaşacağını bilemiyordu bu yüzden eve gizlice girmeye karar verdi. Bu kararı etraflıca düşünmek için fazla vaktinin olmadığının bilincindeydi, çünkü içeridekilerin nasıl birileri olduğunu henüz bilmiyordu. Ranpo'nun anlattığı kadarıyla zararsız kişiler olsa da Akutagawa hayatını riske atmayı sevmezdi.

Hem evin sakinlerini tanımıyor hem de uzun yıllar boyunca görmediği kardeşinin kendisine ne tepki vereceğini kestiremiyordu. Belki de abisini hatırlamayacaktı bile.

Ranpo ile konuştuğundan beri aslında kafasında düzgün bir plan yoktu. Kardeşinin haberini öğrendiği andan itibaren sadece ona kavuşmayı hayal etmiş ve iyice düşünmeden yola koyulmuştu.

Camın önünden ayrılıp kapının önüne gelene kadar aklından ne yapması gerektiğini hızlı bir şekilde geçirdi. Eve sessizce girdikten sonra kardeşini alacak ve buradan uzaklaşacaktı. Eğer hemen burada eskileri kardeşine anlatmaya yeltenirse diğerlerinin buna karışacağını çok iyi biliyordu. Bu yüzden hem hızlı hem de başarılı olabilmek için en mantıklı yolun bu olduğuna karar verdi.

İlk önce kapıyı kontrol etti. Fazlasıyla eski olan bu evin kapısının pek de sağlam durmaması onu mutlu etmişti bir anlığına. Parmaklarının ucunda yürüyerek elini kapıya attıktan sonra kapının zaten açık olduğunu fark etti. Gücünü kapıya vererek onu ittiğinde büyük salon ile karşılaşmıştı. Pencereden de gördüğü üzere 4 beden de uyuyordu.

Köşedeki loş ışığın aydınlattığı ortamda kardeşine baktı. Onun ne kadar büyüdüğünü gördüğünde içinde bir hüzün hissetmişti. Rampo'nun bahsettiği şeyler aklına geldi. Bunca zaman kardeşi neler ile mücadele etmişti? Aile olarak benimsediği bu insanlar ona gerçekten iyi davranıyor muydu? Üstelik Gin'in maskülen görüntüsü onu çok şaşırtmıştı çünkü o küçükken sürekli saçlarıyla oynamayı, kendine çiçekli elbiseler almayı veya bebeklerle oynamayı çok seven bir kızdı.

Onu neyin bu denli değiştirdiğini merak ediyordu. Eğer kardeşi kendisini benimserse aklındaki tüm soruları ona soracak ve en önemlisi iyi bir abi olamadığı için ondan özür dileyecekti.

Düşüncelere dalmış bir şekilde odanın ortasında dururken kafasını kaldırdı ve uyuyan bedenlere baktı teker teker. Yer ahşaptandı, bu yüzden ses çıkarmamak için fazla fazla bir çaba sarf ediyordu. Küçük adımlarla kardeşinin yattığı koltuğa doğru ilerledi. Onu korkutmamak için uyandırmadan bedenini kucağına alacak ve sessizce evden çıkacaktı.

Akutagawa şu an sanki yıllardır mafya üyesi değilmişçesine amatör hissediyordu. Duyguları öylesine yoğundu ki, o her zaman en ön planda olan mantığı sanki bu gece yok olmuş gibiydi. Gin'e sessizce yaklaşabildiğinde mutlu olmuştu. Eğer Gin veya diğerleri uyanmazsa, hedefine ulaşacak ve fazlasıyla mutlu olacaktı.

Ellerini Gin'e doğru uzattığı esnada kafasının arkasında hissettiği şey ile donakaldı.

" Demek davetsiz bir misafirimiz var. "

Akutagawa yakalandığını fark ettiği an kaşlarını çattı. Kafasında hissettiği bu şey bir silahtı ve hiç tanıdık olmayan bir ses arkasında sessizce konuşuyordu. Elini hızlı bir şekilde beline atıp silahını çıkardığında arkasındaki beden ondan daha hızlıydı.

Chuuya tekme ile Akutagawa'nın bileğine vurduğunda silahı salonda gürültülü bir şekilde sekmiş, böylece uyuyan herkes uyanmıştı.

Akutagawa teslim olduğunu belli edercesine Chuuya'ya döndükten sonra ellerini kaldırdı.

" Kötü bir amacım yok. "

Chuuya alaycı bir bakış attıktan sonra Akutagawa'yı süzdü.

" Hırsıza benzemiyorsun, normal bir vatandaşa hiç benzemiyorsun, mafya olabilmek için de fazla amatör duruyorsun. Kimsin sen? "

" Chuuya-san'ın sorularına çabuk cevap ver! "

Akutagawa duyduğu sesle gözlerini kocaman açtı ve yutkundu. Gin uzun bıçağını onun boynuna dayamıştı, ve çok acımasız görünüyordu abisi olduğunu hatırlamadığı bedene bakarken.

Akutagawa bir kaç dakika konuşamadı. O sırada Chuuya rehin alma işini Gin'e bırakmış, silahını koltuğa attıktan sonra üzerindeki pijamaları sinirle çekiştirmişti.

" İlk defa pijamalıyken silah aldım elime. "

Dazai o sırada zar zor uyandığından, olayı yeni kavrıyordu.

" Bu kim? "

" Biz de onu öğrenmeye çalışıyoruz. "

Atsushi araya girdiğinde Gin bıçağı Akutagawa'nın boynuna değdirdi.

" Konuş! "

Akutagawa adeta dilini yutmuş gibiydi. Yıllar önceki narin kardeşi, şuan bıçak kullanarak adam mı tehdit ediyordu?

Sonunda zar zor kendine gelebildiğinde sessizce mırıldandı.

" Gin. "

Herkes şaşkınlıkla ona baktı.

" Gin'i tanıyor musun? "

Dazai sorduğunda Akutagawa yutkundu.

" Kardeşim. "

Herkes az öncekinden daha da büyük bir şaşkınlık içerisine girdiğinde Gin de gözlerini kocaman açmıştı. Ardından Akutagawa boynundaki bıçaktan kurtulmak için Gin'in şaşkın hâlini kullanıp, elini kardeşinin ince bileğine attı ve onu kendinden ayırdıktan sonra kucağına almak için hızlı bir hareket yaptı. Başarılı olup Gin'i kollarının arasında esir aldıktan sonra hızlıca çıkışa yönelirken bir anda boynuna dolanan halatla nefesi kesildi.

" Özür dilerim! Şüpheli anlarda şüpheliyi avlamak benim görevim. Sen ölmeden önce halatı boynundan çıkaracağıma emin olabilirsin! "

Kenji'ydi bu hareketin ve sözlerin sahibi. Hızlıca yere düşen ve nefes almakta güçlük çeken Akutagawa'nın yanına gittikten sonra boynuna dolanmış halatı çözmeye başladı. Ellerine ve ayaklarına bağlayacaktı sonrasında.

" Yukarı odalardan birine götürün. Sabah olduğunda neciymiş öğreniriz. "

Dazai'nin emrinden sonra Kenji kafa salladı.

Tüm bunlar yaşanırken Gin hâlâ şaşkınlık içindeydi. Bir abisinin olduğunu biliyordu. Hatta onu az çok hatırlıyordu da, birlikte yaptıklarını, konuştukları şeyleri. Fakat abisinin yüzünü asla hatırlamıyordu, ismini de.

" Gin. "

Chuuya yerde oturan kızın yanına gittikten sonra eğildi.

" O gerçekten abin mi? "

Gin dudaklarını büktükten sonra omuzlarını indirip kaldırdı.

" Bilmiyorum.. "

Mokro [ soukoku ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin