Bölüm 21.

1.1K 150 20
                                    

Herkes hastanedeydi. İnşaat hâlindeki yurttan çıkar çıkmaz Dazai'yi iyi bir hastaneye götürmüşlerdi. Tüm tetkikleri ve tedavisi son bulduğunda, yaklaşık 4 saatin sonunda gözlerini anca açabilmişti ama doktorlar henüz görmek için müsaade etmiyorlardı.

Chuuya, Ranpo ve Kunikida hastanede beklerken gerisi yeni taşındıkları evdeydi. Güvenlik önlemlerini son derece arttırmak adına Akutagawa ile birlikte çalışıyorlardı. Chuuya'nın annesini boş bir odaya kapatmış, Chuuya gelene kadar ona dokunmamak üzere emir almışlardı.

" Başta sana güvenmesem de hayatımızı kurtardığın için sanırım sana bir teşekkür borçluyum, Ranpo-san. "

Chuuya yorgun bedeniyle oturakta oturarak telefonuyla ilgilenen Ranpo'ya yaklaşarak söylemişti bunu.

" Ah, sorun değil. Siz çocukları sevdim bu yüzden de yardım etmek istedim. Umarım uzun boylu sağlığına kavuşur. "

" Dazai Osamu'nun yakınları? "

O esnada doktorun sesi duyulunca Chuuya koşar adımlarla oraya doğru ilerledi.

" Siz misiniz? Onu artık görmenizde bir sakınca yok. Yalnız tek kişi girsin ve en fazla 10 dakika. "

---------

" Nakahara Chuuya. "

" Osamu Dazai. "

Birbirlerini uzun süre görmediklerinde böyle seslenirlerdi en başta. Chuuya günlerdir mahkum olduğu gözlerinin ışıltısı ile yatağa doğru yaklaşırken Dazai'yi bilinci açık görmek tüm enerjisini toplamasını sağlamış gibiydi.

" Kendini nasıl hissediyorsun? "

Chuuya yatağın kenarına oturduktan sonra ellerini yatağa bastırdı usulca.

" Neler oldu böyle? "

" Pek çok şey. Ama önce soruma cevap ver. "

" İyiyim. Sırtımda yer yer ağrılar olsa da sanırım iyiyim. "

" Sevindim. "

Chuuya derin bir nefes aldıktan sonra Dazai'nin yarı açık gözlerine doğru baktı. Ardından tereddütle ellerini kaldırarak Dazai'nin tek elini avuçlarının içine aldı. Bu harekete uzun boylu kaşlarını kaldırırken Chuuya bunu umursamayarak Dazai'nin gözlerine baktı. Yüzünde keskin, kararlı ve ışıltılı bir ifade aynı anda yer edinmişti.

" Şükürler olsun ki iyisin. Çok korktum, günlerce. "

Dazai sırtındaki ağrıları unutmuş, sadece elini sıkı sıkı saran ve parlak mavi gözleriyle kendisini eriten bedene odaklanmıştı. En son sevgililerken el ele tutuşmuşlardı ve en son yine sevgililerken Chuuya'yı bu kadar naif görmüştü. Hem şaşkınlık, hem de heyecan tüm bedenini sararken kalp atışlarını duyduğu cihazdan çıkan seslerin arası iyice daralmıştı.

" Sen iyi misin? Çok zarar verdi mi? "

" Bana dokunmadı. Senin hasta oluşundu beni bu denli yıpratan. Ne doktor vardı ne de hemşire. Tutunamayacaksın diye çok korktum. Elimden hiçbir şey gelmemesine sinirlenip durdum ayrıca. "

" Burdayım işte, iyiyim ve seninle konuşuyorum. Kendine dikkat etmeliydin. "

Aralarında geçen kısık sesli iletişim iyice garip bir havaya bürünürken Chuuya alışkın olmadığı bu muhabbetten bir an önce sıyrılmak istemişti fakat diyecek hiçbir şey bulamıyordu. Kafasını eğerek sadece sustu. Sessizliği bozan ise Dazai'ydi.

" Kunikida iyi mi? "

Chuuya soruyu duyar duymaz kafasını kaldırdı ve onayladı.

" Evet. Gayet iyi. Sana olabildiğince yardımcı olmaya çalıştı. "

Dazai'nin aklına bir anda gelen şey Chuuya'nın Kunikida'yı seviyor oluşuydu. Yeniden bir mide bulantısı eşliğinde kötü hissetmeye başlasa da bunu çaktırmayarak kafasını camdan tarafa çevirdi.

" Sevindim. Diğerleri nerde? "

" Her şeyi anlatacağım. Önce iyileşmeye bak. "

Chuuya yerinden kalkıp ellerini Dazai'den çektikten sonra pencereye doğru yaklaştı.

" Buradan çıktıktan sonra seninle Francis'in leşini kaybedeceğiz, annemin de çaresine bakacağız. Bu bir kaç günü bunları düşünerek geçirmeyi planlıyorum. "

Dazai hiçbir şeyden haberi olmadığı için Chuuya'nın söylediği şeyleri şokla dinlemişti. Neredeyse yatağından doğrulurken tekrarladı.

" Francis'i öldürdün mü? Annen...? "

Chuuya güldü.

" Sessiz ol Dazai. "

Arkasına dönerek yüzündeki geniş ve şeytani gülümsemeyi uzun boyluya gösterdi. Yatağa usul usul yaklaştıktan sonra ellerini bastırdı ve yüzünü Dazai'nin yüzüne doğru eğdi. Ardından mırıldandı usulca.

" Yakışıklı doktorların doyumsuz bir katil olduğumu bilmelerini istemem. "

Mokro [ soukoku ]Where stories live. Discover now