Bölüm 17.

1.1K 167 95
                                    

Hem kendini kolayca böylesine aciz bir planın içinde bulduğu için kızgın hissediyor, hem Dazai'nin durumu için dakikalar geçtikçe endişeleniyor hem de hiçbir şey yapamamanın vermiş olduğu huzursuzlukla içten içe hissettiği duygu karmaşasının bedenine sancı olarak yansımasıyla uğraşıyordu. Francis'in yüzünü görmek başlı başına iğrenç bir durumken, şimdi tek başına, onun odasında o mide bulandırıcı suratına bakıyordu.

'' Bu yaptıklarının bedelini canınla ödeyeceksin, Francis. Eğer Dazai'ye bir şey olursa ailendeki herkesin teker teker canını alırım. Duydun mu beni?''

Chuuya oturduğu koltuktan ileriye atlayarak ağzına gelen tehditleri savururken Francis ifadesiz yüzü ile Chuuya'yı izlemeye devam etti. 

'' Ailem yok, Chuuya. Karım vardı ve onu da senden önce öldürdüm zaten. Boşuna tüketme nefesini. ''

Chuuya kaşlarını çatıp Francis'in karısını düşündüğünde yurtta yaşadıkları teker teker zihninde cereyan etti. Karısı da en az Francis kadar sinir bozucuydu ama onu öldüreceğini asla tahmin etmiyordu. Bu yüzden sordu.

'' Onu neden öldürdün? ''

'' Yeni karım, yani annen onu istemiyordu Chuuya. ''

'' Ne- ''

O sırada odanın kapısı açıldığında Chuuya o tarafa baktı refleks olarak. İçeriye giren bedeni gördüğünde, mavi gözleri kocaman açılmıştı.

'' Anne? ''

Karşısındaki kadın yıllardır görmediği annesiydi ve oğluna öylesine donuk bir ifade ile bakıyordu ki Chuuya neler olup bittiğini anlayamayacak kadar karmaşık hissetmişti.

Kadın ona cevap vermeden ayaklarındaki topuklunun odada yankılanmasına müsaade vererek Francis'in masasına doğru yürüdü. Kendini masanın kenarına bıraktıktan sonra önce Francis'e, sonra Chuuya'ya baktı.

'' Yaptıklarımdan her ne kadar pişman olmasam da seni doğurduğum için anne sayılıyorum ve bir annenin yapmaması gereken bir şeyi yaptığım için sanırım özür dilemeliyim. Özür dilerim, Nakahara Chuuya. Babanı senin küçüklüğünden beri Francis ile aldatıyorum. ''

Chuuya onu yatılı okula verdiği günden beri arayıp sormayan annesinin kötü biri olduğuna elbette inanmıştı fakat böylesi bir şeyi asla ama asla beklemiyordu.

'' Sen ne dediğinin farkında mısın? Sen ne yaptın? Ha? ''

'' Onunla yattığımı babana söylemek ile tehdit ettiği için istediğini yaparak seni o okula verdim. ''

Chuuya karşısındaki kadının annesi olduğuna inanmak istemedi. Evet, her zaman gaddar bir kadındı fakat bu kadar iğrenç birisi olduğunu bilmiyordu. Sessiz kaldı bir süre, hiçbir şey söyleyemedi. Onca yıl çektiği işkencenin sebebi annesinin yatak zevkinden miydi yani? Eğer o an yanında silahı olsa, bir saniye beklemez ve tetiği çekerek karşısındaki kadını vururdu.

Hızlıca yerinden kalktıktan sonra koşar adımlarla Dazai'nin yattığı odaya koştu. Gözlerine dolan yaşlardan dolayı önünü doğru düzgün göremiyor olsa da durmadı ve devam etti. Odanın kapısını gürültü ile açtıktan sonra bilinçsiz bir şekilde uyuyan Dazai'nin elini tutarak yere çöktü. O an hıçkırıkları tüm odada yankılanmaya başlamış, bir yetişkin olduktan sonraki ilk ağlamasını hayat arkadaşına bahşetmişti. Konuşurken nefessiz kalıyor, ama bunu umursamıyordu.

'' Yıllarca anne dedim. Beni sevmediğini bilsem de en ufak gülüşünde seviniyordum. Bana hayatımın cehennemini yaşatan oymuş Dazai. Bana bu kötülüğü yapan annemmiş. Ben her gün onun yüzünden ağlamış, onun yüzünden dayak yemişim. Zevki için hayatımı mahvetmiş. Dazai, uyan... lütfen.. şuan sana çok ihtiyacım var. Uyan aptal. Uyan... ''

'' Chuuya. ''

Acı dolu gözlerle Chuuya'nın haykırışını izleyen Kunikida onu ilk defa bu kadar yıkılmış olarak görmenin verdiği korkuyla müdahele etmek istese de başarısız olmuş ve onu iten ellerle karşılaşmıştı.

'' Git! Yalnız bırak beni! ''

Hiçbir şey demeden odadan çıkmak üzere hareket etti. Ağlayan ve her şeyden habersiz yatan ikiliyi odada bıraktıktan sonra kapıyı kapattı. Neler olduğunu o da öğrenmişti çünkü içeride dönen muhabbeti gizlice dinlemişti. Öylesine kötü hissetmişti ki, Chuuya'nın bu haline şaşırmamıştı. Tüm bedeni öfke ile titrerken koridorda keskin herhangi bir alet aradı. Canı pahasına olsa da Francis'i öldürmek istiyordu. Fakat hiçbir şey yapamayacağını da biliyordu. Bu yüzden az önce kapattığı kapının ardından çökerek içeride hıçkırıklarla konuşan Chuuya'ya kulak misafiri oldu.

O gece sabaha vardığında, Kunikida içeri girmiş ve sedyenin üzerinde, Dazai'ye sarılmış berbat halde görünen Chuuya'ya rastlamıştı. Usulca ona yaklaştığında Chuuya onun varlığını hissetmiş, usulca mırıldanmıştı, bomboş bakarak.

'' Kun, annemi öldüreceğim. Ardından da kendimi. Ve bana engel olmaya çalışacak herkesi. '' 

Mokro [ soukoku ]Where stories live. Discover now