Bölüm 15.

1.2K 167 46
                                    

Yarım saat sonra evin tüm üyeleri bir hastane koridorundaydı, Gin hariç. O abisinin yattığı odada onu izlemekle meşguldü. Yalnız kaldıkları zaman dilimi boyunca abisinin anlattığı her şeyi dikkatlice dinlemiş, ve böylece eski benliğine ait olan şeyleri teker teker hatırlamıştı. Bu his ona hem çok yakın, hem çok yabancı gelmişti. Garip hissediyordu.

Doktor elindeki dosyaya bakarak odadan çıktı. Hastanın yakını olduğunu tahmin ettiği kalabalığa doğru yöneldiğinde soruyu soran Dazai'ydi.

" Neyi var? Neden bayılmış? "

Doktor elindeki rapora bakmaya devam ederken derin bir nefes aldı ve tek kaşını yukarı kaldırdı.

" Hastanın tanısı tüberküloz [ y/n: verem ] olarak görünüyor şuan. Tüm tetkikleri yaptık, bir süre hastanede kalmalı. Bu sürenin ne kadar uzun olacağını kestiremiyoruz. Geçmiş olsun. "

Hepsi şaşkınlıkla doktorun arkasından bakakaldı. Chuuya sessizce konuştu daha sonra.

" Böyle bir şey beklemiyordum, şuan garip bir şekilde üzüldüm. "

" Ben de. "

Atsushi kafa sallarken onu yanıtladı.

" Gin'e söyleyecek miyiz? "

Kenji sorduğunda Dazai kafa salladı.

" Bilmek en çok onun hakkı. Yıllar sonra kavuştuğu abisinin hasta olduğunu öğrenmesi onu mahvedecek olsa da, gerçekler acı olsa gerçektir. Atsushi, Kenji. Siz bugünü hastanede geçirin Gin ile birlikte. Biz Chuuya ile eve dönmeliyiz. Orayı boş bırakmak sağlıklı değil. "

" Anlaşıldı, Dazai-san. "

Chuuya ve Dazai hastaneden ayrılmak için dış kapıya doğru ilerlediler. ikisinde de ölüm sessizliği var gibiydi, arabalarına varana kadar. Otoparktaki arabanın şoför koltuğuna Chuuya geçti ve Dazai de bindikten sonra arabayı hareket ettirdi. Sessizliği bozan oydu.

" Kendimi üzgün hissediyorum, Gin adına. "

" Ben de. "

Dazai onaylarken oturuşunu dikleştirdi ve camdan dışarıya baktı.

" Fakat bu kadar ümitsiz olmaya gerek yok. Sonuçta çaresi olan bir hastalık. "

Chuuya cevap vermek yerine omuz silktikten sonra yola devam etti. Kısa sürede şehrin kalabalığından kurtulup kaldıkları ormana giden geniş yola varmışlardı. Yaklaşık 4 kilometre boyunca yol sağlı sollu ağaçlar ile kaplıydı. Chuuya bu yolda gaza daha fazla yüklenirken cebinde titremeye başlayan telefon ile irkildi. Arabayı yavaşlatıp, elini cebine attıktan sonra ekranda yazan isme baktı.

Kunikida arıyor...

Gözleri şaşkınlıkla açılırken bu ifadeyi Dazai de kaçırmamıştı. Chuuya hastaneye gitmeden önceki konuyu aklına getirip telaşlı hissetmeye başlarken yutkundu ve cevapladı telefonu. Kunikida ile görüşmeyeli aylar olmuştu, neden aradığını gerçekten merak ediyordu.

" Efendim? "

" Merhaba Chuuya, nasılsın? "

" İyiyim, ya sen? "

" Pek iyi sayılmam aslında. "

" Neden? Bir şey mi oldu? Sesin titrek geliyor. "

" Francis, Chuuya. Francis'in elindeyim. Şuan telefonu bana tutan kişi o. İkinizden birini aramamı istedi. "

" Ne? Kunikida, nerdesin? Sana bir şey yaptı mı? Nasıl oldu bu? "

Chuuya endişe ile telefona doğru seslenirken boştaki eliyle arabayı hızlı bir şekilde yok kenarına park etti ve endişeli gözlerle Dazai'ye baktı. Dazai hâlâ ne olduğunu anlamamıştı.

" Ne oluyor Chuuya? "

O sırada Chuuya hoparlörü açtı.

" Sizin yerinizi söylememi istiyor Chuuya. Aylardır konuşmadığımızı söyledim ama inanmıyor. "

Tam o sırada, hem Dazai'nin hem de Chuuya'nın midesini bulandıracak, yıllardır duymadıkları o ses yankılandı telefondan.

" Merhaba, çifte siyahlar. Nasılsınız? Uzun zaman oldu. Okulumu batırdığınız yetmemiş gibi sürekli adamlarımın ölüm haberini duymaya başladım. Artık bu oyuna bir son vermem gerektiğini düşünüyorum. Ha? Kunikida okuldayken yakın arkadaşınızdı, umarım hâlâ öyledir. Ah, her neyse. Öyle olmasa da sizin iyi insanlar için her şeyi yapabileceğinizi biliyorum. Eğer Kunikida'nın yaşamasını istiyorsanız birazdan atacağım adrese gelin. 1 saat içinde sizi göremezsem, o ölür. "

Dazai korku dolu gözlerle telefona baktı.

" Bizden ne istiyorsun, piç? Eğer oraya gelirsem diğer adamların senin ölüm haberini alır bu defa. Zaten seni arıyorduk. "

" Hahahah, eskisinden çok daha güçlüyüm, Dazai. Üstelik güzel bir haberim daha var. Onu da geldiğinizde bizzat vermek isterim. "

" Geliyoruz orospu çocuğu. Adresi at. "

Chuuya bir anda söylediğinde Dazai şaşkınlıkla ona döndü.

" Tek başına karar verme. "

" Bunu yapmalıyız Dazai. "

O sırada telefon kapanınca Chuuya sinirle ellerini yeniden direksiyona koydu. Dazai onun Kunikida'ya aşık hallerini görmeyi gerçekten istemiyordu. İçinden, Chuuya masum olan her insan için endişelenir diye geçirse de Kunikida muhabbetinden sonra bu stresinin ona özel olduğunu düşünmeden edemiyordu.

Tüm iğrenç duygular bedenini kaplarken ona taraf döndü.

" Planımız ne? "

" Olayı bilmeden plan yapamayız. Tüm iyi silahlarımızı alıp oraya gidecek neler olacağını göreceğiz. Hepsi bu kadar. "

" Pekâlâ. Dediğin gibi olsun. Sen iyi misin? "

" İyiyim. Nasıl olmalıydım? "

" Sonuçta sevdiğin kişi şuan düşmanının elinde. Kötü hissediyor olmalısın. "

Chuuya kaşlarını çatarak Dazai'ye döndü.

" Dazai, asıl sen iyi misin? Böyle ciddi anlarda bırak aşk işlerinden konuşmayı, bana yaptığın plandan başka bir kelime bile söyletmezdin. Kendine gel. "

Dazai Chuuya'nın söylediklerine içten içe hak verirken kendindeki bu değişim acımasızca yüzüne şaplak vurulmuşçasına oturmuştu. Chuuya haklıydı, bu yüzden bir an önce kendine gelmeli ve işlerine odaklanmalıydı.

" Gidelim. "


Mokro [ soukoku ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin