2. Bölüm

9.1K 367 52
                                    


"Evet boyarız" dedi sıcak suyu çaydanlığa koydu. Bu çocuk çıldırmış mıydı? Şu an evimde çay demliyordu.

"Yok ben hallederim. Sen zahmet etme-" demeden bana döndü.

"Zahmet olsa söylemezdim değil mi?" Dedi dudağını yaladı. "Domates ,peynir falan aldım onları uzat sana keselim" dedi. Derin bir nefes verip poşeti verdim.

"Bak Kaya..." domatesler ziyan olmuştu. Ofladım ve elinden bıçağı aldım. "Bırak şunu. Suyunu çıkardın zebil - ziyan ettin domatesleri" dedim ve yavaşça domatesleri kesmeye başladım.

"Mutfağımı darmadağın ettin Kaya!" Dedim sitemle.

"Özür dilerim. Anlamam böyle şeylerden. Zorlanıyorum " Allah'ım birde duygu sömürüsü yapıyordu! Dayanamıyordum ki biri böyle yapınca.

"Tamam. Şey sen otur misafirsin zaten. Ben hallederim" dedim. Içeri geçti ve orta sehpanın üzerindeki süsleri koltuğa koydu.

O Kaya Karadağ'dı;

Şu klişe film ve kitaplardaki BAD BOY karakterlerin et ve kana bürünmüş haliydi. Yakışıklı, boylu poslu, genç ve zengin ve futbol oynayan bir erkekti. Gündelik takılan tiplerdendi. Onun için ondan uzak durmaya çalışıyordum.

Hayır hayır. Ondan hoşlanmıyorum . Sadece yakışıklı buluyorum. Ben çoğu erkeği yakışıklı bulurum.

Kaya çalışmayıpta sürekli iyi not alan çocuktu. Aynı sınıftayız ve ona ayar oluyordum. Zekiydi. Çalışkan değildi. Zekiydi.

"Gözde zeytin de koy sana ya" dedi. Kaşlarım çatıldı.

"Babanın uşağı mı var karşında. Dolabın yerini biliyorsun ne istiyorsan al!" Dedim dometese tuz sepeledim ve orta sehpaya koydum.

Dolaptan zeytini alıp masaya koydu bense çayları doldurup getirdim. Resmen daha önce hiç bir muhattapım olmayan sadece aynı sinifta olduğum bir erkekle! Kahvaltı yapıyordum. Bir de kendisi benim karşı komşumdu. Büyükbabam beni alınımdan vururdu bu durumu görseydi.

"Güzel oldu böyle..." dedi. Simiti ağzıma götürdüm. " Seninle kahvaltı yapmak" .

Yutkundum. Ne oluyordu? Sakinim canım ne olacak? Kaya Karadağ ve kadınlara olan yumuşak yüzü. Aldırış etmiyorum bu halini çünkü sadece bana değildi bu halleri. Annesini kaybettiği için tüm kadınlara karşı böyleydi. Yanlış anlanacak bir durum yoktu.

"Evet. bende hep yanlız yapıyordum." Gözlerimi dışarı çevirdim.

Üç Nisan'dı bu gün. Yağmur yağıyordu . Bahar yağmuru. Bu toprak kokusunu çok seviyordum. Her yağmur sonrası pencereleri açardım ve toprak kokusunun içeri girmesini sağlardım.

"Evin çiçek kokuyor..." dedi. Gülümsedim annemden gelen bir alışkanlıtı. Çiçekleri seviyordum onun için her taraf çiçek kokuyordu.

"Evet. Güzel değil mi?" Dedim gülümseyerek. Ayni şekilde gülümseyerek gözlerime baktı.

"Güzel...." dedi gözlerime bakarak. "Çok güzel"

Yutkundum. Elimdem gelen tek sey buymuş gibi.

"Ev gibi kokuyor. Eskidem bizim de böyle kokardı" annesinin çiçek düşkünlüğünü duymuştum. Sınıftaki kızlar sağolsun.

"Başın sağolsun Kaya " dedim. Birini kaybetmedim ama kaybetsem dayanamayabilirdim. O çok güçlü biriydi. Ona imreniyordum.

"Doslar sağolsun...." dedi. "Tamam yeter bu kadar duygusallık kahvaltını yap" dedi. Yağmur kesilmişti. Pencereyi açtığım an burnuma dolan toprak kokusu beni o kadar rahatlatmıştı ki.

Soğuk & SıcakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin