8. Bölüm

5.1K 272 17
                                    

Selam millet umarım iyisinizdir.

Evet sık bölüm gelmiyor biliyorum çünkü okunma oranları az onun için biraz geciktiriyorum istediğim sayıya gelinceye kadar böyle olacak, haberiniz olsun

Umarım seversiniz, iyi okumalar<3333

Bölüm şarkısı

Gülay: cesaretin var mı aşka?

8.Bölüm

Git demek kolaydı değil mi? Sevdiğinin gözlerine bakip git demek ne kolaydı! Kırılmıştı bana, üzmüştüm onu.
Bir haftadır karşılaşmıyorduk, evine gelmiyordu telefonlarını açamıyordu. Mesaj atsam bile geri dönüş olmuyordu. Tek bildiğim şey yaşadığı.

"Kız kardeş, yemeğini ye artık. Bir gün düşüp bayılacaksın" dedi Murat. Elimdeki çatal ile tabağı karıştırmaktan başka hiç bir şey yapmıyordum. Kaya'ya git dememeliydim. Onu üzmüş ve kırmıştım. Hayatta en son istediğim şey buydu, bir haftadır yüzünü göremiyordum evine gelmiyordu .

"Murat ısrar etme. Canım birşey istemiyor." Çatalı bırakıp sandalyemi biraz geri çektim.

"Senin burnundaki şu şeyi tutar çekerim burnun kopar. Şimdi  abiyi sinirlendirme. Gitmem buraya tünerim başında kalırım!" Diye sahte bir kızgınlık gösterdi.

"Murat cidden havamda değilim. Kafam balon gibi. Tek farkı onda hava bende sanki taş var. " diye mırıldandım. Sesli konuşacak modda bile değildim. Tek istediğim şey  Kaya'yı görmekti.

"Biliyorum kız kardeş o, o gün evden giderken harabe gibiydi. Odandan çıktığında gerçekten kötü görünüyordu " dedi, yavaşça yüzüne baktım.
"Sağol ya, çok güzel destek oluyorsun" diye konuştum. Ellerini iki yana kaldırdı ve şöyle dedi.

"Dost acı söyler kız kardeş, babam senin hakkında hiçte abartılı şeyler söylememiş. Gerçekten de insanları kırmaktan korkmuyorsun. Aslında babam pişman olmadığını da söylemişti ama sen şu an pişmanlıktan kıvranıyorsun. Kız kardeş...neden?"

"Çünkü Kaya'yı seviyorum!!" Diye bağırdım. Birkaç  saniye düz bir ifade ile Murat'ın suratına baktım. Murat sırıtmaya başlayınca bakışlarımı  yağmurun cama vurulduğu görüntüye çevirdim. Dışarıda yağan sağnak  yağmur o kadar sesliydi ki bana korku verirdi hep böyle yağmurlar. Sanırım bugün o yağmurdan değil Kaya'yı kaybetemekten korkuyordum.

"Onu anladım zaten, gidip konuşmaya ne dersin?" Kafamı iki yana sallayarak reddettim. "Gidemem biliyorsun, onun gittiği yerlere girmeme yasağım var benim. Hayat beni Kaya ile sınıyor sanırım " sandalyeyi fazla sesli olmayacak şekilde  itip ataklandım. "Ben okula gideyim öğle  sonu bir dersim var. Aslında  gitmek istemiyorum ama önemli. Gelince hazırlanana yardım ederim"

"Gözde " dedi Murat. Yüzümü Murat'a çevirdim. "Herşey  olacağına varır üzülme.  Kaya senden uzak duracağa benzemiyor zaten"

"Haklısın. Bir haftadır eve gelmediğinden belli  oluyor" dedim buruk bir gülümseme  takınarak. Benden vazgeçmişti. Kaya bunu bana yapmamalıydı, benimle ilgilenip bana yakın  durup    böylece çekip giremezdi.

Çantamı alıp çıktım, karşı dairemde oturan Kaya'nın kapısına baktım. Evde yoktu ama sanki evdeymiş gibi hissediyordum, sanki kapıyı çalsam 'naber ateş böceği ' diyecekmiş gibi geliyordu. Gözlerinin güneşte elaya dönüşünü bile özlemiştim, her ona baktığımda zaten onun bana bakıyor oluşunu özlemiştim.  Yine bana bakıp gülümser miydi? Yine keki bahane edip çağırsam gelir miydi?

Taksinin parasını ödeyip okulun bahçesinde  indim. Sıkıntı ile nefes verip fakültenin bahçesine girdim, dersin başlamasına yarım saat vardı daha. Acaba Kaya gelmiş miydi? Umarım gelmiştir, umarım başına  gelmiştir de konuşma firsatı bulurum.

Soğuk & SıcakWhere stories live. Discover now