10. Bölüm.

5.3K 249 30
                                    

Bölüm şarkısı:

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

Bölüm şarkısı:

Yıldız Usmanova & Yaşar:Seni severdim

Sertab Erener: Bir çaresi bulunur .

Toygar Işıklı: Söz olur.

"Toparlanmalıyım" dedi elindeki eşyalara bakarak. Bu açıkça 'evet git' demekti. Ne yapabilirdim ki onu burada tutmak için elimden ne gelirdi.

"Evet, umarım mutlu olursun" dedim, olabildiğince sohbeti uzatmaya çalışarak. Elindeki kar küresinin karton kutuya koydu ve buğulu  gözlerin bana çevirdi.

"Sadece umuyoruz, umduklarımın olma gibi bir huyu yok" dedi. Dudaklarım titredi

"Görüşürüz" dedim ve alaylı gülümsemesinin hedefi oldum.

Arkamı döndüm ve ilk göz yaşının düşmesine izin verdim. Kaya'nın dairesinden çıkıp hızla kendi daireme girdip kapıyı kapattım. Herşey bu kadar kolaydı onun için. Bu kadar çabuk bitirebiliyordu. Hayatı herşeyi ile bırakıp gidiyordu. Sadece bir sokak uzağa giderek gidilmezdi. Gitmek böyle olurdu

"Alo anne, son sınavımı verip Bursa'ya geliyorum"

2 Ay sonra:

"Çicek tabakları yerleştirir misin artık!" Diye bağırdı annem. Çiçek fazla dayanamayıp benim yanıma gelmişti. Ağustos sıcağını Ankara'da değil Bursa'da çekmek istediğini söyledi.

"Anne sakin olur musun. Bak sana sıcaktan marşmelov gibi eridi Çiçek" elindeki tabakları yelpaze niyetine kullanmaya çalışan Çiçek oldukça komik görünüyordu.

"Neymiş Gözde Hanım'ın arkadaşları gelecekmiş. Babalarının paralı uşağı var herhalde. Götümden aktı ter, Nerden kaçtım geldim Ankara'm güzel memleketim, ifil ifil esiyordu! Şeytana uydum!" Dedi beni gösterek. Sanırım şeytan ben oluyordum.

"Ne yapabilirim bir buçuk aydır ekiyorum. Gelmek istediler topu topu iki kişi gelecek Çiçek, ama nazlandın." Elindeki tabağı alacakmış gibi geri çektiğinde kafamın etrafına kollarımı doladım.

"Dua et annen var. Ben sana yapacaklarımı biliyorum" tehtiti çok tatlıydı. En azından onunla gülebiliyordum. Herşeye rağmen.

"Annesi yok. Ben Gülhan Teyze'nin yanına gidiyorum. Bugün ev sizin kızlar" gözlerim kocaman açıldı. Annem nadir başkasında kalırdı bunun nedenini merak ediyordum.

"Anne neden, bir sorun mu var?"

"Geldiğinden beri sürekli odandasın, bazen yemek yemeye bile çıkmıyorsun. Biraz kafa dağıtın bende görmezlikten geleyim" annem yanağımı kocaman bir öpücük bıraktık ve annem el sallayarak dışarı çıktı.

Masadaki tabakları çatı katına taşıyıp güzel bir ortam hazırladık, çocukluk arkadaşlarım oldukları söylenemezdi. Eda ve Ece sadece car car yapamak için geliyorlardı. Sevgi Abla sürekli bizi bir arada tutmaya çalışıyordu çocukken arada bir buluşup dedikodu yapıyorduk. Taki ben İstanbul'a gidene kadar.

Soğuk & SıcakTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon