0.1

1.8K 158 65
                                    

"Bu çok tatlı!"

Yeri kahkaha atarak telefonumu önüme uzattığında göz devirdim. "Ya ya sorma ne tatlı..."

Ekspres kahvesinden bir yudum aldı ve sağ elinin tersiyle dudağından taşan damlayı sildi. "Bir cevap yazacak mısın?"

"Bilmiyorum, belki biraz eğlenirim ama umutlanır diye korkuyorum."

"Senden gerçekten hoşlandığını düşünmüyorsun, değil mi?"

"Ya hoşlanıyorsa?" Tek kaşımı kaldırdım sorgularcasına. "Belki güzel bir çift bile olabiliriz, ha?"

"Kızım sen kafayı yemişsin yalnızlıktan." dedi bilmiş tavrıma bıyık altı gülerken. "Çocuğun profil fotoğrafı bile yok daha. Ya 65 yaşında azgın amcanın biriyse?"

"Kim bu 65 yaşında azgın amca sanılan şahıs?"

Jaehyun'un sesini duyduğumuzda heyecanla yerimizden kalktık. Son birkaç gündür o ve diğerleriyle yan yana gelemediğimiz için beraber vakit geçirememiştik. Şimdi bir kafede ona rastlamak kesinlikle çok iyi gelmişti.

"Hoş geldin balım!" dedi Yeri sevgilisinin boynuna sarılırken. "Hallettin mi staj yerini?"

Ah, evet. Bu sene staj dönemimizdi ve benim kendime en acilinden otel ayarlamam gerekiyordu. Zaten ortalamam vasatın altındaydı, bir de stajdan çakarsam babam heralde beni sanayiye verirdi.

"Hallettik."

Yabancı bir ses Jaehyun'un arkasında belirip masaya yaklaşırken göz göze geldik. Bu simayı tanıyordum. Aynı bölümdeydik ancak daha önce değil tanışmak, denk bile gelmemiştik. Ne adını biliyordum ne yaşını. Onun beni tanıyıp tanımadığı bile muallaktı.

Jaehyun da Yeri'nin yanındaki sandalyeye kurulduğunda "Kızlar, tanıştırayım," dedi yanındaki simayı göstererek. "Jeon Jungkook, Rosé'nin bölümünden. Bir de staj yerini ayarlayan kişi."

"Nasıl yani?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Pekala, önce kendimi tanıtmamak kabalık olmuştu ama neyse.

"Babam Voyage'da kısım şefi. Birkaç
kişi için referans sağlayabileceğini söylediğinde Jaehyun ile konuştum."

Soğuk kanlılıkla söylediği şey kalbimi hızlandırmıştı bir anda. Eğer Jaehyun benim de staj yeri aradığımı söylediyse Jungkook'a, hayatım kurtulmuş olacaktı. Ki Jaehyun'un aklına geleceğimi sanmıyordum ama umut fakirin ekmeğiydi işte.

"Ayıp olmazsa bir şey sorabilir miyim?" dedim mahcubiyetle. "Bir ihtimal benim için de referans sağlayabilir mi acaba?"

"Merak etme, seni de söyledik."

Büyük bir rahatlamayla iç çektim. "Bu iyiliğinizi unutmayacağım."

Jungkook gülümseyerek sandalye başlığına yaslandığında garson belirdi yanımızda. Siparişleri verip konuşmaya döndüğümüzde "Bu arada ben Roseanne," dedim elimi öne uzatarak. Geç kalmıştım biraz tanışmak için. "Ama Rosé veya Rosie'yi tercih ederim."

Elimi sıktı. "Memnun oldum. Rosé kulağa hoş geliyor."

Gülümsedim sözü üzerine. "Bu yüzden favori lakabım."

Kahvelerimiz geldiğinde bir süre daha staj muhabbeti döndü masada. Voyage gibi üst sınıf bir otelde ilk defa çalışacaktım ve bu tanıdığım bir yabancı sayesinde olacaktı. Hem heyecanlı hem gergindim. İşleri batırma korkusu şimdiden kendini gösteriyordu.

A midsummer night's dream.Where stories live. Discover now