0.3

1.2K 136 26
                                    

"Lisa da Jaehyun'un ayarladığı otele gelecekmiş. Hatta evrakları tamammış."

"Lisa'yı severim, eğlenceli biri. Yazımı sıkıcı olmaktan kurtarabilir."

"Ben de gelmek istiyorum ama ailem otel lojmanlarını fuhuş yuvası olarak gördüğünden izin vermiyor."

"Ailen tam bir baş belası. Neden bir kere bile sözlerinden çıkmayı denemiyorsun?" diye sordum kaşlarımı çatarak. Doğruya doğru, Yeri'nin ailesi biraz geri kafalıydı ve sürekli Yeri'yi kötü yola saptıracağımı düşünüp görüşmemizi kısıtlıyorlardı. Ama onun iş hayatını deneyimlemesine mani olmak kelimenin tam anlamıyla sorumsuzluktu. Bu durumun ileride Yeri'yi sosyal anksiyete kurbanı edeceğinin farkında değillerdi.

"Onlarla tartışmaya girmek, cahile cahilsin demek gibi bir şey. Uğraşmaya değmez yani." Sıkkın bir şekilde göz devirdi. "Hem mesleğimi elime aldığımda hiçbir kuvvet beni o evde tutamaz."

"Sen çocuk gelişim okuyorsun Yeri." dedim kıkırdayarak. "Ne yapacaksın? Kreşte mi uyuyacaksın ev alana kadar?"

"Jaehyun ile ayrı eve çıkmayı düşünüyoruz."

Pipetine uzandığım limonatayı masaya geri bıraktım. "Sen ciddi misin? Ne zaman kararlaştırdınız bunu?"

"Şey..."

Bu konuyu daha önce konuşmadığımız için biraz çekingendi bana karşı. Onu rahatlatmak amacıyla ufak bir tebessümde bulunup elimi bacağına koydum. Minik fiziksel temaslar insana güven veriyordu çünkü. "Sadece ailenden kaçmak için büyük bir sorumluluğun altına girmene gerek yok Yeri. Biliyorsun, ev döndürmek ikinizin de sandığı kadar kolay değil."

"Ne yapmalıyım peki?" dedi sitemkar sesiyle. "Hangi saat aralığında dışarıda durabileceğimden tut kaçta uyuyup kaçta uyanabileceğime kadar her şeye karışıyorlar. 20 yaşındayım ben Rosé, bir yetişkin oldum artık. Bıraksınlar da kendim hakkındaki kararları kendim vereyim. Şu yaşıma geldim, hâlâ kola içmeme kızıyorlar. Şaka gibi!"

"Bu cidden şaka gibi." Hafif kıkırdadığımda uyarı babında kaşlarını çattı. "Seni anlıyorum ama hâlâ ayrı eve çıkmak için erken olduğunu düşünüyorum."

Bu konuyu daha fazla uzatmanın anlamsız olacağını düşünerek limonatamın son yudumunu fondipledim.

"Belki de haklısın," dedi Yeri de kendininkini bitirirken. "Her şeyi zaman gösterir. Bunu daha sonra konuşalım. Hem daha alacak çok şeyin var."

"Kahretsin..."

Randevumu unutmuştum.

"Ne oldu bir anda?"

Apar topar ayağa kalkmamla şaşkına dönen Yeri, benim gibi eşyalarını toplayıp limonataların ücretini sümene sıkıştırdı ve hızlıca kafeden ayrıldık.

"Daha kuaföre yetişeceğim. Tamamen aklımdan çıkmış."

"Hızlı davranalım o zaman." dedi koluma girerken.

Hızlı davranmakta bitecek gibi değildi bu alışveriş. Daha kol gibi listenin yarısını almamıştık biz...

A midsummer night's dream.Where stories live. Discover now