1.5

660 108 26
                                    

Yanağımda hissettiğim sıcak dokunuşla irkilerek geri çekildiğimde Jungkook sevinç içinde yumruğunu sıktı. "Başardım!"

"Tanrı aşkına, Jungkook!" dedim elimin tersiyle öptüğü yerdeki ıslaklığı silerken. "Bu yaptığına hile derler."

"Ben bilmez. Öpücüğümü aldım." Omuz silkip bilmiş bir tavır takındı. "Herkes ekmeğinin peşinde."

Kaşlarımı çattım sahte bir agresyonla. "Şükela sözleri keste dondurmanı al. Hain kostok."

Külahı eline almadan önce cüzdanını çıkarmaya yeltendiğinde "Hanımefendi ücreti ödedi." dedi dondurmacı ve Jungkook hayretle bana baktı.

"Neden ödedin?" diye sordu başını yana eğerken. Böyle çok masum görünüyordu.

"Senin gelmene daha çok vardı."

"Görmedim cüzdanını çıkardığını?"

"Ha dakikalarca beni izlemek için beklettin yani?"

"Arkadan da güzel görünüyordun, ne yapayım?" dedi sırıtarak. Sonra tam ben hamlemi yapmak üzereyken söylediği şeyin farkına varıp geriye atıldı. "Yani öyle değil. Saçların dümdüz ve çok güzel görünüyordu, birkaç kere başını benim olduğum tarafa çevirince, yani, şey..."

"Kes artık." dedim yürümeye başlarken. Yalan söylemediğini biliyordum ama hararet yapınca konuşacakları bozuluyordu bu çocuğun.

Kumsala indiğimizde ayakkabılarımızı çıkarıp elimize aldık. Kum hâlâ sıcaktı ve dalga sesleri akşam üstü olduğundan inanılmaz yüksekti.

"Sence deniz kabuğu bulur muyuz?" dedim ayaklarımı suya daldırırken. Soğuk aniden nüfuz edince bedenim titremiş, tekrar kuma çıkma ihtiyacı duymuştum.

"Olabilir." dedi Jungkook yanımdaki yerini alırken. "Ama muhtemelen çok büyük olmayacaklardır. Belki onlarla takı yapabiliriz, ha?"

"Mesela ne yapabiliriz?" diye sordum dondurmamı ağzıma yaklaştırırken. Aklıma bir tek Ariel'in mor sütyeni geliyordu ve bu takı falan değildi.

"Kolye yapabiliriz?" Düşünür gibi yaptı. "Delmek biraz zor olacak ama sanırım buna değer."

"Nerede deldirebiliriz ki deniz kabuklarını?"

Ensesini kaşıdı. "Fikrim yok. Ama bu civarda takı tezgahı olan biri illa vardır."

Tek başına deniz kabuğu güzel görünmezdi ki? Onu süsleyip daha da büyüleyici gösterecek bir eşantiyona ihtiyacı vardı. Böyle dümdüz ipe dizersem bana ancak çocuk derlerdi.

"Yalnız bir iki şey daha bulsak sahilde, sence de çok iyi olmaz mı?" dedim ona dönerken. "İnci bulmamızın imkanı yok tabii de, deniz kabuğunu başka bir şeyi kullanarak öne çıkarsak sence de hoş olmaz mı?"

"Ne gibi? İstersen incik boncuk alabiliriz?"

"Olabilir." Gözüme kestirdiğim deniz kabuğunu yerden aldım. "Yeri, annem ve ablama hediye hazırlamış olurum hem."

"Ailen böyle şeyleri sever mi?" diye sordu o da yere eğilirken.

"Sever tabii ki. Herkes incik boncuk sever."

"Pek katılmıyorum." Yeniden yere eğildi ve bulduğu kocaman deniz kabuğunu aldı. "Annem böyle şeyleri sevmez. Biraz maskülen biri kendisi."

"Vay canına." dedim kaşlarımı kaldırarak. Lisa hariç etrafımdaki insanlar kıyafetleri cinsiyetlere ayırdığından aykırı birini duyunca ister istemez şaşırmıştım. Lisa ise tam bir oğlan çocuğu gibi giyiniyordu ama bu onu şirin gösterdiği gibi yakışıyordu da. "Karizmatik anne. Kulağa mommy gibi geliyor."

A midsummer night's dream.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin