Dünya Dışından

Mübah

Afrodit'in giydirdiği askılı, dantelli kırmızı elbise rahatsız ederken Afrodit bu durumdan çok memnun gözüküyordu.
(Elbise medyada mevcut.)

"Bir gemi için fazla olmadı mı?" diye sordum çekinerek.

"Sen beni dinle ve masaya bıraktığım parfümden boynuna iki fıs sık," dedi.

Dediğini yaparken Afrodit bana gururla baktı.

"Bu parfüme hiçbir erkek hayır diyemez." diyen Afrodit ile "Eşcinsel olanı bile mi?" diye sordum.

Afrodit gülerek "Güçlü bir iradesi yoksa karşı koyamaz. Ah bu arada demeyi unuttum. Seninkinin yediği yemeğe gizlice cinsel istek arttırıcı birkaç dokunuş yaptım," dedi.

"Şey ben onu sadece seviyorum. Yakınlaşmak istemiyorum. Hem de böyle bir yolla," dedim.

"Aşkta ve savaşta her şey mübahtır*." diyerek gülen Afrodit ile hafif ofladım.

"Şimdi gitmem gerekiyor. Son olarak seninkinin yanında düşündüklerine dikkat et. Sonuç olarak o bir vampir ve düşüncelerini az da olsa okuyabilir," dedi.

"Haklısınız." derken Afrodit bir anda ortadan kayboldu.

Kerberos bana baktı ve mahzenin çıkışını işaret etti.

"Böyle gitmeye çok utanıyorum. Dışarıda çok sayıda erkek var," dedim.

Kerberos bana hırlayınca "Sinirlenme. Gidiyorum," dedim.

Kerberos bu dediğime memnun olurken elbise sanki uzayabilecekmiş gibi aşağı çekiştirdim.

Hayatım boyunca elbise giymeyen ben, şimdi kısacık bir elbise ile onca erkeğin yanına gidecek.

Bu işlere bulaşırken başıma bunların geleceğini bilsem dikkatli olurdum.

Kerberos artık gitmem gerektiğini belli eden bir ses tonunda havlayınca "Sen de çok aceleci çıktın," dedim.

Kerberos bu dediğim ile dişlerini göstererek sırıtınca "Bana şans dile," dedim ve mahzenin kapısını açtım.

Mahzenden dışarı çıkar çıkmaz tüm mürettebatın dikkatini çekmiştim.

Asıl önemli olan ise Efe gözlerini üzerimden ayırmadan beni izliyordu.

Kendi kendime "Yapabilirsin Eyşan," dedim ve derin bir nefes aldıktan sonra Efe'nin yanına gittim.

*Yapılmasında sakınca görülmeyen.