-35-

5.2K 438 867
                                    

OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM 

"ACIKLI PRENSİN VAROLUŞ SANCILARI"

"ACIKLI PRENSİN VAROLUŞ SANCILARI"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

*******

Varoluş sancılarının, yirminci yüzyıl edebiyatının pek de tozlu olmayan raflarındaki birkaç romanından ibaret olmadığını görmek acı verici bir tecrübe olmuştu. Okuması da yorumlaması da zevksizdi bu yeni çağın çocukları için. Lakin yaşamasındaki bu acı tat ve doku anlatılacak gibi değildi.

Taehyung hiçbir zaman bu sancının pençesine düşmemişti. Hayatın getirdiği acıları ve götürdüğü güzellikleri tatmıştı, güzel bir aileye sahip olmuş ve bunu yitirmesi sonucunda kendisini içinden dışına doğru kemiren bir hastalığın pençesine düşmüş, lakin bunu da atlatmıştı. Sırf annesinin hatırına, "Neden var oldum?" sorusunu dahi geçirmemişti aklından. Çünkü pişman olduğu yaşamak değil, ona verilen bu hayatı yaşayamadan adam göçüp gitmekti. Çünkü ne olursa olsun hayata, yaşamaya ve onubyaşasın diye karnında büyüten annesine sonsuz saygısı vardı.

Şimdi babasının gazete güpürleri ardında kalan yüzü hayal meyaldi, vardı ama yoktu. Yalnızca o gazeteyi tutan esmer elleri ve haberleri okuyan çatık kaşları netti anılarında. İkiz ablalarının da pamuk yanaklarında, sıcak iki çift gülüş ağırlayan birbirine eş gamzelerinden başka bir şey de hatırlamıyordu Taehyung onlara dair. Yalnızca annesinin gündüz göğünden de berrak gözleri ve o göğü asıl ışığına kavuşturan güneş gibi saçları hatırındaydı tamamen.

Taehyung ailesi tarafından çok sevilmişti. Bu yeryüzünde, eşinden başka hiçkimseyi adam akıllı sevememiş gibi görünen babası ve ikiz olmalarından kaynaklı sevgileriyle eş değer oranda birbirleriyle kavgaya tutup duran ablaları bile bir ayrı sevmişti onu.

Öyle ki, ablalarının hayatları boyunca hem fikir olduğu yalnızca tek bir an olduğunu hatırlıyordu Taehyung. Kendi canları yiterken, kardeşleri için "bir nefes daha al." deyişleri, panikten nefes alamadığı zamanlarda çınlatırdı kulaklarını hala.

Jungkook'un bu kayıplar ve sonuçlarıyla ilgili ne kadarını bildiğini bilmiyordu Taehyung ancak Jungkook onu, içinde asla tamamlayamayacağını bildiği o kara boşluğa rağmen kabul etmişti.

Onun içindeki boşluğa karşı Jungkook'un sürdürdüğü bu sessizliğin, çizdiği tek sınıra saygı duyuşundan kaynaklandığını biliyordu. İlgisizliğinden değildi ona sormayışı. Taehyung içindeki acıyı ona gecelerce anlatsa ve ağlasa, Jungkook bir defa bile ilgisini azaltmadan dinler ve ağlardı onunla. Buna rağmen eşinin acısına, o acıyı deşmeden, deştirmeden de saygı duyabilecek kadar anlayışlıydı. Ancak Taehyung, bazı acıların kaynağının sorulması gerektiğini yenice anlamıştı. Çünkü Jungkook, kolları arasında durduğu, tüm dünyası ondan ibaret olan bu adama rağmen pençesine düşmüştü varlık sancısının. Nedenini sorguluyordu. Biri ona çıkıp, "Ben seni gaipten, bu adamın kimsesizliğine eş ol diye getirdim." dese kabulüydü. Taehyung için varolmuş olmak ona bir onur gelirdi lakin bilmiyordu.

Mr.Fortune | Taekook ✓Where stories live. Discover now