-5-

10.9K 1.2K 1.3K
                                    

BEŞİNCİ BÖLÜM

"BEN SENİN AİLEN OLURUM"

"BEN SENİN AİLEN OLURUM"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


*******

Delirmek aşama aşama mı, yoksa birden mi gerçekleşir bilmiyorum ama, içine düştüğümüz bazı durumların bizi biz olmaktan çıkardığı zamanlar oluyor. Birden bire veya yavaş yavaş, fark etmez. Bir şey oluyor ve bir daha ne kadar uğraşırsanız uğraşın, eskisi gibi olamıyordunuz.

Düşüncelerime ve çocukluğuma saplanan, tutulmamış bir sözün beni yönlendirebilmesi elmi de delilikti.

Ailem bile onunla geçirdiğim zamanların hayali olduğunu düşünüyordu. Bana inanmıyor, onun varlığını bile kabul etmiyorlardı. Sırf ben saplantılı olmayı keseyim diye onu araştırdıklarını ve Taeyeon diye birini bulamadıklarını bile söylemişlerdi. Onlara göre Taeyeon hiç var olmamıştı, ben ise ergenliğini hayal dünyasında yaşayan bir deliydim. Sırf kendim olduğum için kabul görmüyordum kısacası.

Bu saplantı erkeklerden hoşlandığımı fark ettiğimde azalmış ve zamanla bir çocukluk anısı olarak kalmıştı. Kendim olmamı bu derece istemeyen bir aileye sahip olduğum için, bundan da bahsetmemiştim onlara.

Kendimi ve kişiliğimi yansıtabilecek her bir ayrıntımı onların gözünün önünden çekerek yaşamayı öğrendiğimde henüz bir çocuk sayılırdım. Onlar beni tanımaya başlayıp, ben kendimce şekillenmeye çalıştığım her an, bana uydurmaya çalıştıkları yeni bir kalıpla çıkarlardı karşıma. Ben bu kalıpları reddettiğim her an bencil, saygısız ve kaba bir çocuk olurdum. Oysa ki ben uzun zamandır susuyordum sadece.

Sesim olmadığı için değildi suskunluğum, konuşsam da hiç birşeyin değişmeyeceğini ve yalnızca kendimi yoracağımı biliyordum.

Özgür olmak, özgür kalmak istiyordum bu yüzden.

Bu durumla son olarak 16 yaşımda, o yerde Taeyeon'u beklerken karşılaşmıştım. Eğer gelirse ona, erkeklerden hoşlandığımı söyleyecek ve bende bıraktığı emanetleri, o öpücüğü unutarak geri verecektim. Gerçekten planlamış ve yapmak istemiştim bunu, gelmeyeceğini bildiğim halde son defa gitmiştim o kumsala.

Sorun şu ki, ben hâla o emanetleri yanımdan ayırmıyordum, ayıramıyordum. Küçük bir kutunun içinde, ben nereye gidersem onlar da oraya geliyorlardı. Bu anıların Taeyeon'u unutsam bile beni bırakmaması sinir bozucuydu.

Kendim olarak kazandığım her karakter özgürlüğünün içinden çıkıp başka bir kalıplaşmış tutsaklığa atlayınca sorguluyordum en çok kendimi bu yüzden.

İşte tam da o zamanlara denk gelmiştim yine. Bu defa kendim olmak bir yana, daha aklımı bile koruyamıyordum; Ne başıma gelen olaya karşı, ne karşıma çıkan adamın güzelliğine karşı, ne de ağzımdan çıkan bu ani şeylere karşı. Ben artık aklımı koruyamıyordum.

Mr.Fortune | Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin