SÜRPRİZ

3.2K 284 301
                                    

ÖZEL BÖLÜM

"HASRETİNLE YANDI GÖNLÜM"


*******

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

*******

İki yıllık kurak bir yokluğun son demlerini yaşıyordum. Yatağım sanki hiç ısınmamış gibi soğuk, hiç ıslanmamış gibi kuru, sanki o burada hiç yatmamış gibi yoksundu onun kokusundan. Yastığa sarılmak zorunda olan vücudumun atlattığı kaçıncı onsuz gecenin şafağındaydım bilmiyorum, takvime çentik attığım ve hevesle geri dönmesini beklediğim günler çoktan geride kalmıştı. Birbirimizi yeniden bulduktan sonra ayrı kaldığımız en uzun süreydi bu, sanki hiç dönmeyecekmiş gibi geliyordu.

Onun yaşamış olabileceği zorlukları düşündükçe deliye dönüyordum. Beni ve oğlumuzu ne denli çok özlediğini hissedecek kadar dağlanıyordu içim bazı gecelerde. Tıpkı şimdi olduğu gibi, gözlerine bakma ihtiyacımı gideremediğimden, bahçeye çıkıp yıldızları izlemek istiyordum. Hoş, hiçbiri onun gözleri kadar parlak gelmiyordu ya, ne yazık ki tutunacak başka bir şeyim yoktu.

Yokluğunda bana fazlasıyla büyük gelen yatağın etrafında dolanıp dururken, içimin sıkıntısı beni, vücudumu yatakta ters-yüz edecek kadar bunaltmıştı. Ayaklarımı yatak başlığına yaslıyor ve başımı kenardan sarkıtarak pencereme yansıyan dolunayın parlak ışığına bakıyordum.

Saat sabaha karşı üç sularıydı, Jungkook bundan iki saat sonra uyanacak ve gözlerini yeniden iki katlı bir ranzanın üzerinde açtığı için bir türlü geçip gitmeyen günlere lanet okuyacaktı. Bitmesini dileyecek, bitsin diye takvimine bir çentik daha atacak ve telefon izni saati gelene dek beni aramak için dakikaları sayacaktı.

Ben ise oğluma kahvaltı hazırlayacak, onu okula gönderecek ve işime gittiğimde odama kapanarak onun aramasını bekleyecektim. Beklediğim arama geldiğinde ise eşimin her gün biraz daha donuklaşan sesine karşın hıçkırıklarla ağlamamak için var gücümle dayanarak, akşam oğlumu uyuttuktan sonra odamıza gelerek sessiz hıçkırıklarımı onun yastığında boğacaktım.

İşin en zor kısımlarından biri de, oğlumuza her gün babasıyla konuştuğumuz şeyleri anlatmaktı. Jungkook yalnızca belirli saatler içerisinde, beş dakikayı geçmeyecek bir süreyle bizi arayabiliyordu ve Niki genellikle bu saatlerde okulda oluyordu. Eğer şansları varsa birkaç haftada bir birbirlerinin sesini duyabiliyorlardı ve ben aralarındaki bağın tek köprüsü olarak onlar için kendimden de çok üzülüyordum.

Süregelen kalıtsal rahatsızlıklarımdan ve çocukluğumda geçirdiğim ağır hastalıktan dolayı buna maruz kalmamıştım ve eğer geçmişi değiştirmem teklif edilseydi bile bu günleri yaşamaktansa yeniden hasta olmayı seçerdim. Çünkü şimdi iyi ve önceki yıllara kıyasla fazlasıyla sağlıklıydım, ben bundan kurtulup sıramı savmıştım fakat Jungkook kurtulamamıştı.

Mr.Fortune | Taekook ✓Where stories live. Discover now