BÖLÜM 6: BEKLENMEDİK MESAJ

389 279 24
                                    

BÖLÜM  6: Beklenmedik mesaj

Görkem’den                                                       12.08.2019–20.22
                                                                              İzmir

Akşam yemeğinden sonra Yağız’a veda edip evine uğurlamış, yarın saat 12’de burada buluşup prova yapmak üzere sözleşmiştik. Sonra da Doruk’la birlikte odamıza çıkmış, kızları da odalarına kadar geçirmiştik. Yemekten önce Yağız bize biraz İzmir’i gezdirmiş, hatta Ege’yi görme fırsatını bile elde etmiştik. Şimdiyse Doruk duşta, bense burada kara kara düşünüyorum. Neyi mi? Aybüke’yi. Ece’yi ve hatta Nazlı’yı. Benim belki öz kardeşlerim değillerdi ama sanki bu dünyaya onları korumak için gelmiş gibi hissetmeme sebep oluyorlardı. Belki öz kardeşlerim değillerdi ama benim için hepsi kardeşten öteydi. Hepsi beni sakinliğimle bilirlerdi belki ama onlardan birinin canı yansa ben de sakin kalamazdım. Özellikle Aybüke hakkındaki gerçekleri öğrendikten sonra bu konuda daha ciddi olmaya başlamıştım. Bugünkü Yağız’a olan mesafem gibi. Ben ne kadar mesafeli olsam da beni sadece Ece anlayabiliyordu. Nazlı zaten uzaklardaydı, yanımızda bile değildi. Ama Aybüke… Aybüke’de bugün gözle görünür bir değişim vardı. Bugünkü samimiyeti biraz fazlaydı Aybüke için. Ben bile ne olduğunu çözememişken biraz önce mesaj atan Ece’nin bilmemesi de gayet normaldi. Ne oldu bir gecede bu kıza? Kimse bilmiyor. Psikolojisi iyi mi? Bunu da kimse bilmiyor. Sorun da bu zaten, kimse hiçbir şey bilmiyor. Aybüke’nin hakkında kimse doğru düzgün bir şey bilmiyor. Doruk’un babasından ses çıkmadı. Nazlı’yı aradım, olanları ve bildiklerimi anlattım. O da fazlasını diyemedi, bilmediğini söyledi. Ece’ye yarım saat önce mesaj attım, ağzını yokla bakalım bugünkü tavrı neydi diye, o da bir şey öğrenemedi. Ne yapacağım, bu kıza nasıl iyi geleceğim, bilmiyorum. Ama şu an onun için yapabileceğim tek bir şey var: Dorukluk taslamak. Onu mutlu etmek. Yapabileceğim tek şey bu. Abisi olarak yapacağım tek şey bu. Ama şimdilik.

“Ne düşünüyorsun gene kara kara oğlum?”

“Ha?”

“Oho! Gitmiş bunun kafa. Ne düşünüyorsun yine diyorum?”

Yatağımın üzerindeki bedenimi dikleştirip biraz Doruk’la dertleşmeye karar verdim.

“Aybüke’yi, Nazlı’yı, Ece’yi.”

“Beni niye düşünmüyorsun, benim başım kel mi?”

“Doruk, espri kaldıracak durumda değilim abicim.”

“Tamam o zaman, şöyle söyleyeyim. Neden onları düşünüyorsun?”

“Doruk!”

“Abi, öyle demek istemedim. Yani, senin aklını onlarla bu kadar yormanın sebebi ne?”

“Bir sürü sebebi var Doruk. Mesela Nazlı. Gurbette, başına bir şey gelse müdahale etmemiz zaman alır, onu da biliyorsun bir şey olsa bizi aramaz.”

“Kocası var abi.”

“Abi bir dur ya onu karıştırma. Zaten adamı gözüm tutmadı. Ayrıca bugün Nazlı’yla telefonda konuştum, memnun değil o evdeki hayatından.”

“Abi, kolay değil ki alışması. Hem kaynana hem görümce. İkisini çekip çevirmesi zor haliyle.”

“ Evet de Nazlı’nın derdi olsa demez ki, içine atar biliyorsun sen de.”

“Herhalde biliyorum oğlum. Yani şey… Çocukluk arkadaşıyız tabii ki biliyorum. Ama kafaya takarsan bu kadar, hayatına devam edemezsin.”

“Onlardan birinin canı sıkkınsa ben zaten devam edemiyorum ki normal bir şekilde yaşamaya.”

“Tamam hadi Nazlı’yı anladık. Peki Ece?”

DOMİNO Where stories live. Discover now