BÖLÜM 19: GURUR BENİM NEYİME

296 232 49
                                    

BÖLÜM  19: Gurur benim neyime

Aybüke’den                                                        30.08.2019- 04.56
                                                                           İstanbul

Gözlerimi yavaş yavaş aydınlığa açtığımda önce sorguladım. Burası dünya mı yoksa değil mi diye. Hala yaşıyor muyum yoksa öldüm mü diye. Düşündüm, durdum. O an elimin üzerinde birinin sıcacık elini hissettim. Kafamı yavaşça sağa doğru çevirip gözlerimi elin sahibine diktim. Yanı başımda gözleri şişmiş olan Görkem’e baktım. Bana söylediği şeyler kulağıma birer uğultu gibi geliyordu. Net olarak anlayamıyordum. Dikkatle dinlemeye ve odaklanmaya çalıştım. O an başıma giren ani ağrıyla elimi Görkem’in elinden çekip başıma dayadım. Görkem telaşla ayağa kalktığında bana sordu. O an net duymaya başladım.

“Aybüke, güzelim! Başın mı dönüyor, iyi misin?”

“Ben… Ben yaşıyor muyum?”

Boğazımdaki acıyla birkaç kelime kullandığımda Görkem’in kaşları çatıldı. Hızla tekrar sandalyesine oturup bana baktı. Başımdaki elimi tutup saçlarımla oynamayı da ihmal etmedi.

“Tabii ki yaşıyorsun abicim! Daha seninle çok güzel günlerimiz olacak bizim.” Dedi ve durdu. Sanki bir şeyler söylemek istiyordu da yapamıyordu.

Sonra bir anda azarlar gibi konuşmaya başladı. “Aybüke… Bir daha sakın Aybüke! Bir daha sakın güzelim! Aklımı oynatıyordum ya! Kafayı yiyordum! Telefonlarını açmadım diye nasıl pişmanlık duydum biliyor musun? Lütfen, bir daha asla yapma!”

Gözlerimin tekrar yanmaya başladığını hissettiğimde göz kapaklarımı indirdim. Gözlerimi iyice sıkarak Görkem’in elini tuttum ve çok önceden söylemem gereken o iki kelimeyi söyledim.

“Özür dilerim.”

Gözlerimin kapalı olması bile durduramadı o an gözyaşlarımı. Daha çok sıktım kendimi. Ağlamamak için daha da zorladım kendimi. Görkem’in sıcacık parmaklarını göz pınarlarımda hissettim o an. Gözyaşlarımı siliyordu. Yavaşça gözlerimi açıp Görkem’e baktığımda davul olmuş gözlerinden tekrar yaşlar aktığını fark ettim. Görkem çok sık ağlayan biri değildi, hatta ben Görkem’i ağlarken gördüğümü hatırlamıyordum. Şaşkınlıkla Görkem’e baktığımda saçımdaki elini çekti fakat diğer eliyle tuttuğu elimi bırakmadı. Kafasını öne eğip konuşmaya başladı.

“Asıl ben özür dilerim. Her defasında sana söz verip arkamı döndüm. Her defasında gözyaşlarını böyle silmek için yanında olamadım hatta olmadım. Çok özür dilerim. Ama bir daha sakın beni bu acizliğimle sınama. Lütfen bir daha sakın böyle bir şeye kalkışma. Daha senin çok güzel günlerin olacak. Daha çok yaşayacaksın sen. Ben daha kız kardeşimin mürüvvetini göreceğim yahu, nereye öyle hemen!”

Gülümsemeye çalıştım ama yapamadım. Acıyla anlatmaya başladım.

“Görkem… Abi ben çok sıkıldım. Artık dinlenmek istiyorum. Bir yandan ailem, bir yandan siz, bir yandan Nazlı ve o, bir yandan Yağız… Ben artık dinlenmek istedim. Ben artık sakin kafayla düşünmek istedim. Sonra Nazlı geldi abi. Yine her şeyi mahvetmeye geldi. Yine beni kendine inandırıp sonra bir peçete gibi çöpe atmaya geldi. Abi, ben çok korkuyorum!”

“Şşş, korkma! Ben varım! Biz varız! Ece var, Doruk var…”

“Yok!” dedim boğazım yanarken.

“Ne yok?”

“Artık Doruk da yok!”

“Aybüke, ne oldu Doruk’la güzelim? Anlatır mısın bana?”

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin